Burc Karakas · 08 Eylül 2020
Çeşitli sebeplerden ötürü birçok canlının nesli tükenme tehlikesi ile karşı karşıya ve bilim insanları bu konu üzerine çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Bu çalışmaların ardından biyologlar bilim dünyasını heyecanlandıracak bir açıklama yaptılar. Bu açıklamada klonlama işleminden bahsediyorlar, klonlama işlemi ile ilgili daha önce de bir şeyler duyduğunuza eminiz fakat bu seferki deneme farklı, çünkü 40 yıl önce dondurularak muhafaza edilmiş bir şişenin içinden alınan örneklerle yeni bir at dünyaya geldi.
6 Ağustos 2020 tarihinde dünyaya merhaba diyen Kurt adlı at, aldığı nefesle birlikte türünün neslini sürdürebilmesi için bir öncü olarak da tarihe geçti.
2. Dünya Savaşından sonra, avlanma, insanların agresif tavırları ve bir dizi mevsimsel etkiler canlıların nüfuslarının azalmasına sebebiyet verdi. Öyle ki, en son bu at cinsinden vahşi bir tanesini 1969'da görüldü.
Burada gördüğümüz şey, evrimsel biyologların "nüfus darboğazı" dedikleri şeydir. Belirli bir tür sayılarında radikal bir düşüş ve ardından bir iyileşme yaşadığında, bu türler için sonun başlangıcını işaret edebilir. Düşük genetik çeşitlilik söz konusu olduğundan bu türlerin hayatta kalması için birebir aynı ırk olmasa da akraba ırklar ile çiftleştirilmesi safkan ırkın yok olmasına sebep olabilir.
Bütün bu çalışmalar sadece Przewalski'nin atları için iyi bir haber değil, çünkü bu proje, genetik materyali yıllarca canlı tutabileceğimizi gösteriyor. Bu nedenle, burada gördüğümüz eylemde gördüğümüz ilkeler, potansiyel olarak nesli tükenmekte olan, hatta nesli tükenmiş türlere de uygulanabilir. Evet, doğru okudunuz, Revive and Restore bir gün yünlü bir mamutu canlandırmayı umuyor.
Hayalinizdeki üniversiteyi bulalım