Burc Karakas · 28 Mart 2019
İnsan beyni ciddi anlamda sınırsızdır. Aslında kişi kendi sınırlarını kendi belirler de denilebilir. Bu yüzden olacaktır ki birçok alanda çalışmalar bu yönde yapılmıştır. Beyni kontrol altına alabilmek ve insanı bir rotaya sokabilmek gerçekten de muazzam bir şey olsa gerek. Çoğumuza göre de bunlar komplo teorisi olarak da adlandırılabilir fakat öyle değil.
Subliminal mesajlar, ya da bilinçaltına gönderilen telkinler olarak da adlandırılabilir. Uzun uzun ansiklopedi karşılığını vermek yerine azıcık aktarmak istiyorum. Bilinçaltına belirli karakterlerin üzerine gizlenerek yollanan bir takım mesajlara denir. Karşılaşma anında fark edilmemek üzere tasarlanmıştır. Bunları sıradan insanların direkt olarak keşfedilmesi çok zordur . Fakat otistikler anında yakalayabilirler. Dizilerde veya filmlerde karakterlerin içtiği içecek markaları, kıyafetleri subliminal mesaj örneklerindendir. Bu tekniklerin amaçları, etkisi, kullanım sıklığı ve rekabet gibi konularda ahlaka uygunluğu konuları tartışmalıdır. Marka ve ürünlerin pazarlamasından toplumun ilgi, ihtiyaç ve algısını değiştirmeye kadar birçok konuda kullanılmaktadır. Bu mesajlar insanı amaçlandığı konuya insanların yönelmesine sebep oluyorlar. Şu ana kadar yapılan çalışmalar neticesinde en bilinçli ve defansif kişiler bile bu mesajları ilk bakışta %100 olarak çözememektedir. Bu da toplumlarımızı yönlendirmeli reklamlara karşı savunmasız bırakmaktadır.
Subliminal mesajlar, günümüzde reklamcılık ve propagandaya yönelik çalışmalarda da yine karşımıza çıkmaktadır. Kimi çalışmalar ürünü ya da kişiyi çekici kılmak için gerçekleştirilirken, kimi çalışmalar da kişileri ya da ürünleri ekarte etmek adına karalama kampanyası niteliği taşımaktadır da. Karşılaştıma temalı çalışmalar da söz konusudur, bu yüzden aynı konuda çalışmalar gerçekleştiren ya da ürün sunan firmaların aynı reklamlarda yer alması durumuna rastlayabilirsiniz.
Subliminal reklamcılık ve mesajlar, ülkemizde TBMM’den geçen kanun neticesinde kullanımı yasaklanmış olsa da birçok yayında hala bu konu üzerine çalışmalara rastlamak pek mümkün olmuştur.
İlk denemesi bir sinema salonunda yapılmış olan subliminal (bilinçaltı) mesajları sayesinde sinema da mısır ve kola satışı bir günde %15 artmıştır 25. kare yönetimine başvurulmuştur ve bu yöntem de basit bir dille televizyon ekranı 25 eşit kareye bölünmüş bir sistem içermektedir. İzlediğimiz görüntüler aslında bu parçaların toplamından gözlerimize yansımaktadır. Biz bu eşit parçalardan 24 tanesi görür ve kolaylıkla algılarız. 25. kareyi ise sessiz sedasız beynimiz bilinçaltımıza iter, üstelik gözlerimiz bu ayrıntıyı seçemez bile ama yine de bilincimiz algılar ve önemser. Deyimi yerindeyse uslu bir çocuk gibi verilen bu mesajlara beynimiz itaat eder. Gözle görülemeyecek kadar kısa sürede patlayan flaşlar şeklinde mesaj ekranda belirir ve biz anlamadan kaybolur.
Subliminal çalışmalar, geçmişte ürünleri pazarlamak adına hayatımıza giriş yapmış olsa da sonrasında bazı örgütlerin gizli mesajlarını barındırmak adına da kullanılmıştır, ya da bazı ürünleri çekici kılmak adına çeşitli cinsel temalı çalışmalar gerçekleştirildiği de olmuştur ki bu konuda da bir çok örneğe rastlamak mümkündür. Belki de bu yüzden olacaktır ki ilk etapta birçok alanda kullanımı adil bulunmuşken bir anda haksız rekabete yol açma ya da ahlaki boyut açısından sınıfta kalmış gibi de kabul edilmiş oldu.
Subliminal mesajlar hayatın her anında karşımızda desek abartmış olmayız. Cepte taşınan paralardan çizgi filmlere, kutu içeceklerden çikolatalara ya da restoranlara kadar her yerde her şeyde karşılaşmanız mümkün.
Hayalinizdeki üniversiteyi bulalım