Burc Karakas · 14 Eylül 2020
Susam Sokağı 1960'lı yıllarda tasarlanmaya başlandığında iki gruba ayrılarak çalışılmış. Bir grupta televizyon programı yapımcıları ve teknik ekip bulunurken, diğer ekipte ise pedagoglar, psikologlar ve öğrenme üzerine çalışmalara imza atmış uzmanlar yer alıyor. İşte tam olarak bu sebepten Susam Sokağı sadece bir TV programı olmadığı gibi, yalnızca bir sosyal deney de değildi.
Bu projenin tasarlanması için en büyük sebep; ekonomik açıdan yeteri kadar iyi durumda olmayan ailelerin çocuklarına kaliteli eğitim imkanları sunamıyor olması ve bu sebeple yaşıtlarından geri kalmalarıydı.
1964 yılı içerisinde Şikago Üniversitesitarafından gerçekleştirilen bir araştırma, ortalaması 70 yıl olan insan yaşamında sahip olunan öğrenme kapasitesinin yarısı insanların ilk 5 yaşında doluyor. Geriye kalan 65 yıllık kısımda ise öğrenme kapasitesinin yarısı kullanılabilir vaziyette. Bu yüzden okul öncesi eğitim insan hayatının en önemli dönemlerinden bir tanesidir. Çünkü temeli sağlam atılan bir insan geri kalan yıllarını da daha iyi değerlendiriyor.
Susam Sokağı için çalışmalar hız kesmeden devam ederken projenin ilk bölümü tam 1,5 yıl sonrasında yayınlandı. Bu zaman aralığında ise birbirinden farklı sosyo-ekonomik ve farklı toplumsal gruplardan çocuklar üzerinde izletilerek ölçümlemeler yapıldı. Düzenli olarak yayına girdiği andan itibarense öğrenme kapasitesi üzerinde etkisi de araştırılmaya devam edildi.
Program üzerine gerçekleştirilen araştırmalar bazı başlıklar altında toplandı;
gibi.
1969 yılında Susam Sokağı'nın izlenme konusundaki sürekliliği ve bu durumun öğrenme ile arasındaki ilişkiyi ölçümlemek için düzenli izleyici olan çocuklara beş ayrı kategoride sorular soruldu. Ve sonuç tam olarak şöyleydi:
Haftada bir kez Susam Sokağı izleyen çocuklar yöneltilen sorulara %75 doğru cevap verirken, haftada beş kez izleyen çocuklar aynı sorulara %95 oranında doğru cevap verdi.
Bir başka ilginç saptama ise karakterler üzerindeydi. Susam Sokağı karakterlerinin bilinme sıklığı ile rakamların doğru bilinme sıklığı arasında bir doğru orantıya ulaşılmıştı ki bu da projenin bir başka başarısıydı.
Susam Sokağı'nın başarısı perçinlendikçe araştırmanın detaylandırılması da mümkün oldu. Elde edilen verilen artış göstermesi sonucunda geçmişte uygulanan testler ve yeni yapılanların sonuçları karşılaştırılarak bu kez hangi tür çocuklar bu programı izlemeyi tercih ediyor sorusuna cevap arandı. Burada da ortaya çıkan sonuç; zeka testinde yüksek başarıya ulaşan çocuklar, ailelerinin teşviği olmaksızın bu programı izlemeyi tercih ediyorlar.
Susam Sokağı'nın başarısı ülke dışına çıkınca program başka ülkelerde başka dillerde de yayınlanmaya başladı. Yayınlanmaların artması ile birlikte programın hangi yaş grubunda pozitif yönde etkileri daha fazla sorusu üzerine gidildi ve ortaya çıkan sonuç şaşırtıcıydı. 3-5 yaş aralığı ile 5-7 yaş aralığında bulunan bir grup çocuğa iki yıl boyunca program izletildi. Bunun üzerine ortaya çıkan sonuç 3-5 yaş grubunun öğrenme konusunda bu programdan daha fazla faydalandığı yönündeyd. Bu da yaş ilerledikçe Susam Sokağı'nın öğretici etkisinin azaldığını gösteriyordu.
Yıllar ilerledikçe Susam Sokağı hakkında araştırmalar da artmaya devam ediyor. Washington Devlet Üniversitesi 1976 yılında 3-5 yaş grubunda Susam Sokağı izleyen çocukların izlmeyenlere oranla daha dost canlısı davranışlar sergilediğini belirtiyor. Susam Sokağı yalnızca sosyal ilişkiler yönünden değil, aynı zamanda empati, saygı gösterme gibi durumlarda da çocuklara fayda sağlayan bir programdır deniliyor.
2003 yılında ise İsrail ve Filistin’deki çocukları kullanarak yapılan araştırmada Susam Sokağı izlemeden önce yapılan röportajlarda Arap uyruklu çocuklar Filistin uyruklu çocuklara, Filistin uyruklu çocuklar da Arap uyruklu çocuklara karşı negatif tutumlar sergilerken; dayanışma, sevgi, birlik ve beraberliğin konu alındığı Susam Sokağı programlarını izledikten iki ay sonra yapılan röportajda her iki ülkenin çocuklarının da birbirlerine karşı daha yapıcı ve sevgi dolu yaklaşımlar sergilediği gözlemleniyor.
1960'larda başlayan bu çalışmalar 2000'li yıllara gelindiğinde dahi aynı etkiyi gösteriyor ve bu da Susam Sokağı programının yıllar geçtikçe dünyanın bu zamana dek yapılmış en başarılı program olduğunu kanıtlıyor. Yalnızca öğrenme açısından da değil, birçok açıdan insanlara olumlu katkılar sağlamış, belki de bu sayede birçok insanın yüzünde tebessüme sebep olmuştur. Ve en önemlisi bu başarı kesinlikle tesadüf değildir.
Bugün kötü yanlarıyla sürekli olarak eleştirilen televizyon kanalları ve programları, aslında faydalı konularda, uzmanlar ışığında çok doğru bir şekilde kullanılabilir olduğunun göstergesidir.
Hayalinizdeki üniversiteyi bulalım