Özalp TORLAK · 11 Mart 2019
Kaymakam Salahâddin Bey, eşi Şahinde hanım, kızları Muazzez, enteresan bir şekilde öyküye dahil olup çıkan Kübra ile annesi ve köy halkı arasında geçen Kuyucaklı Yusuf'un dramatik yaşam öyküsünü okuyacağız bu kitabımızda.
Küçük yaşta anne babası öldürülen ve bir başına kalan Yusuf'u yanına alıp öz oğlundan farksız bir şekilde kızıyla birlikte büyüten Kaymakam Salahâddin Beyin merhametini hissederken; kızını kötü yola saptıran, oradan oraya komşularda dolaşıp duran, ağzından iki güzel laf çıkmayan Şahinde Hanıma diyecek laf bulamayabilirsiniz. Yaşadığı onca olaya karşın duruşunu bozmayan ama içinde fırtınalar kopan Yusufun öyküsü biraz içinizi burkabilir. Mutlu bir öykü değil maalesef ne başı ne de sonu. Hatta sonunda bir iki damla yaş gelmesi bile mümkün diyebilirim, zira içim cız ederken ben kendimi tutamadım.
" Az şeyler çekmemişsin sen, küçük.' dedi, 'Fakat her şey geçer. Her şey unutulur. Kendini bir felaketin içinde kaybetmenin bir mânâsı yoktur. İnsan birazcık da kalender olmalıdır. "
Olaylar bir yana Sabahattin Ali olayları o kadar güzel süslemiş ki... Yaşananlar yazarın süslemeleriyle daha da anlamlı hale geliyor. Yer yer bakış açıları değişiyor kitabımızda ve takdir edersiniz ki eski sözcükler çok fazla yer alıyor. Eski sözcüklerin kullanılması hakkında benim görüşüm, dönemi anlatmak ve okuyucuya hisleri daha iyi aktarmak için kullanımlarının yerinde olduğudur. ( 1937 yıllı bir roman zaten.) Çok yalın bir dil diyemem ama okurken burnunuza eski tahta kokusu gelecek adeta o yüzden biraz eskilik, ağırlık bence hoş ve anlamlı bir hava katmış romana.
Sabahattin Ali'nin 3 romanından ilki olan "Kuyucaklı Yusuf" bu şekildedir. Benim çok sevdiğim bir roman oldu kesinlikle! Umarım sende beğenirsin
İyi okumalar...
Berna İnci
Bir teşekkür, bu kitabı bana hediye eden ve bundan önceki birkaç yazımda bana yardımcı olan arka plandaki kahramanıma da bir teşekkür etmeden geçemeyeceğim, iyi ki varsın!
Hayalinizdeki üniversiteyi bulalım