Sevcan Donat · 24 Nisan 2020
Evlerden çıkamadığımız ve kafa dağıtmaya ihtiyacımızın olduğu bu günlerde size elinizden bırakamayacağınız bir kitap önermeye geldim. Alper Canıgüz’ün ikinci romanı olan Oğullar ve Rencide Ruhlar, sizi kah güldürecek kah ağlatacak ve hep düşündürecek. Beni tam bir Alper Canıgüz hayranına dönüştüren ve her kitabını okutan bu kitaba sizin de bayılacağınıza eminim.
5 yaşındaki ana karakterimiz Alper Kamu’nun hayatına tanık olduğumuz bu kitapta aile dinamikleri, mahalle yaşamı, aşk, felsefe ve aklınıza gelebilecek her şeyi bulmanız mümkün. Karakterimizin bir cinayet çözmeye çalışması da cabası. Hem günlük hayatı tüm gerçekliğiyle anlatan hem de beş yaşındaki bir çocuğun hayal dünyasına dalan bu kitaptan sıkılmanız mümkün değil.
Okuyan herkesi kendine hayran bırakan ve görüp görebileceğiniz en büyümüş de küçülmüş çocuk olan Alper Kamu Dostoyevski, Oğuz Atay ve çerez niyetine de Nietzsche okur. Evde Shostakovich dinleyerek ve kendisinden "kestane, gürgen palamut" söylemesini bekleyen anaokulu öğretmenlerine isyan ederek geçiriyor günlerini. Gözlem gücü ve filozofça laflarıyla (ve tabi ki adının fonetik benzerliğiyle) Albert Camus’yu akıllara getiren ana karakterimiz kendisini “Canavarın küçük bir çocuk olarak portresi” olarak tanımlıyor. Okurken aklıma Çavdar Tarlasında Çocuklar’dan Holden Caulfield’ı getirmedi değil doğrusu.
"Beş yaş insanın en olgun çağıdır; sonra çürüme başlar.
Ben Alper Kamu, birkaç ay önce beş yaşına bastım. Doğum günüm yaklaşırken vaktimin büyük kısmını pencerenin önünde, dışardaki insanları izleyerek geçiriyordum. Hızlanarak, yavaşlayarak, türlü sesler çıkararak ve bir yerlere bakarak yaşayıp gidiyorlardı. Bir gün onlardan biri haline geleceğimi düşünmek beni hasta ediyordu. Ne yazık ki bundan kaçış yoktu. Zaman acımasızdı ve ben hızla yaşlanıyordum.”
Alper Canıgüz’ün akıcı dili ve kara komediye olan yeteneği kitabı elinizden hiç düşürmeden okuyacağınızı ve yüzünüzden gülümsemenin hiç eksik olmayacağını garantiliyor. Boğaziçi Psikoloji mezunu olan yazarın alanındaki hakimiyeti karakter betimlemeleri ve derinliklerinden kolayca anlaşılıyor. Kitabı bitirir bitirmez serinin ikinci kitabı olan Cehennem Çiçeği’ni okumak isteyeceğinize eminim.
“-Yakup Abi sen bu arabayı yıkıyorsun ama beş dakika sonra yağmur yağacak yine...
-Yağsın, bir daha yıkarız," dedi bakkal ermişçe. O zaman anladım ki, böyle bir olasılık onu endişelendirmek şöyle dursun, mutlu ediyordu. O doğuştan araba yıkayıcısıydı. Ne var ki hayat onu bakkallığa mahkûm etmişti; pek çok müthiş kabzımalı milletvekilliğine mahkûm ettiği gibi. Sistem yetenekleri heba ediyordu”
Hayalinizdeki üniversiteyi bulalım