Burc Karakas · 05 Ocak 2021
Enzo Ferrari, 18 Şubat 1898 tarihinde İtalya'nın Modena kentinde 3 çocuklu bir ailenin ortanca çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Annesi Adalgisa, babası Alfredo ve kardeşleriyle mütveazi bir yaşantıya sahipti. 1916 yılında patlak veren I. Dünya Savaşı yüzünden abisi ve babası zorunlu olarak cepheye gider ve her ikisi de cephede yakalandıkları grip salgınında hayatlarını kaybederler. Bu yüzden henüz 18'ine gelmiş Enzo kendisi ve ailenin geri kalanı için mücadele etmek zorunda kalır. Çünkü o ana dek normal bir şekilde eğitimine odaklanmış sakin biridir. Çünkü Enzo ne kadar istese de sahip olduğu bedensel engeli, onun bir şeyler denemesine daima engel olur.
Askeriye bu bedensel engeli yüzünden kendisine çürük raporu verince genç Enzo tüm iş başvurularından ret almaya başlar, çünkü herkes onun işe yaramaz olduğunu düşünür ve dışlar. Ama o her dışlanmanın ardından daha fazla hırslanır ve engeline rağmen ailesini bakmak adına askeriyeye katılmak için her türlü kağıdı imzalar. Cepheye gittiği anda o dönem birçok insanın hayatına sebep olan bir salgını zor da olsa atlatır ve askerlik görevi bittiğinde evine daha da bitkin halde döner.
Savaş sona erer, ülke ekonomisi yerle bir olmuş, işsizlik ve hayat mücadelesi ise yükselişte olur ki böyle bir dönemde Enzo bir otomobil fabrikasında işçi olarak çalışmaya başlar. Tüm dışlama ve hakaretler kendisini üzse de diğer yandan onu kamçılamaya devam eder, çünkü onun bir hayali vardır ki o da yarış pilotu olmaktır. Bir diğer hayali ise hiç kimsenin yetişemeyeceği kadar hızlı arabalar üretmektir.
Tüm dışlamalara, zorluklara ve yaşadığı problemlere rağmen bu hayalinden vazgeçmeyen Enzo dünyanın en gözde otomobil firmalarından bir tanesi olan Ferrari'yi kurar.
Askerlik sonrası savaşın yaralarını sarmayı amaçlayan ülkede ailesine bakmak zorunda olan Enzo iş bulmayı amaçlarken hayallerini göz önünde bulundurarak hareket eder ve otomotiv sektöründe başvurularına devam eder. Bir süre sonra Vespa firmasında test pilotu olarak çalışmaya başlar. Katıldığı yarışlarda dikkat çekince 1920 yılında Alfa Romeo'ya yarış pilotu olarak transfer olur.
Hırsı ve hız tutkusu, yarışlarda korkusuzca yaptığı manevralar, keskin virajlardaki yüksek dönüş hızıyla kendisini bugüne dek dışlayan herkesi adeta büyüler. Onun da etkisiyle Alfa Romeo bir anda araba yarışlarında en popüler isim haline gelir. 12 yıl boyunca pilotluğunu yaptığı firmadan oğlu Dino dünyaya gelince ayrılır. Bu kez de ikinci hayali olan yarış arabası fabrikasını kurmak için kollarını sıvar. Fakat Alfa Romeo bir türlü kendisini bırakmak istemez bu yüzden kendisine yarışlarda sportif direktörlük görevi verir ki onun yönetiminde Alfa Romeo bir yarış dahi kaybetmez.
Tekrar fikrine odaklanan Ferrari, bu kez Modena'da küçük bir atölye kurar. İlk olarak kendine özel bir araba tasarlamayı hedefler fakat II. Dünya Savaşı esnasında yaşadığı yer ve atölyesi bombalanır ve o da Maranello şehrine taşınır.
Bombalı saldırının yaralarını sarmayı amaçlayan Enzo burada kendine yeni bir düzen kurar ve Alfa Romeo'da edindiği tüm tecrübeleri, hız tutkusu ve otomobil aşkı ile birleştirince yıllar sonrası dünyanın en gözde firmalarından biri haline gelen Ferrari'yi kurar. 1946 yılında kendi adını taşıyan ilk arabası Enzo'yu yaratır ardından da dikkat çeken Ferrari250 ve 250G modelleri ileri marka yükselişe geçer.
1950'li yıllara gelindiğinde firma otomobil dünyasının zirvesinde yerini alır. 1951 yılında 14 yarış kazanılır ve 1060 ile 65 yılları arasında 6 kez üst üste le Mans yarışlarında zafere imza atılır.
Tüm dünyanın gözde markası haline gelen Ferrari adeta yenilmez olarak anılıyordu ve Enzo Ferrari de hayallerini gerçekleştirmenin verdiği mutluluğu yaşıyordu.
Öte yandan profesyönel bir şekilde yönetilmeyen şirket finansal problemler yaşamaya başlamış ve maddi bir çıkmaz şirket adına kaçınılmaz olmuştur. Tabii kısa vadede borçları ötelemek isteyen Enzo, bir italyan mafyasından borç alır ve bu borcu zamanında ödeyemediği için oğlu Dino'nun hayatına sebep olur. Tabii Dino'nun ölümü hala iddia olarak geçiyor çünkü yasa dışı bir durum söz konusu olduğu için kimse durumun ispatını gerçekleştirememiş.
Üzüntüsünü dile getirmek yerine ölümsüzleştirmek isteyen Enzo ise oğluna ithafen Ferrari Dino serisini hayata geçirir.
Borçlarından kurtulamayan Ferrari, şirket hisselerinin %10'a yakın bir kısmını 1969 yılında, %90’ı ise 1988 yılında Fiat’a satar. Büyük bir payı Fiat bünyesine dahil edilen Ferrari, başarılarına ivme katarak devam etti. 1984 yılında Enzo Ferrari’nin arkadaşı, Battista Farina’nın oğlu Sergio Pininfarina’nın çizimiyle tüm zamanların en güzel tasarımı olarak nitelendirilen Ferrari Testarossa satış rekorları kırdı. Şirketin 40. yılını kutlamak amacıyla üretilen F40 modelinin Enzo Ferrari’nin en beğendiği model olduğu biliniyor.
1992 yılında Ferrari 456 GT; 1994’te F355; 1996’da 550 Maranello modelleri üretildi. Hepsi de dünyanın en popüler, lüks spor arabaları arasında yerini aldı. 2004 yılında katıldığı 18 yarışın 15’ini kazanan F2004 gelmiş geçmiş en iyi Formula 1 aracı olarak kabul edilmektedir.
Enzo Ferrari hayata veda ettiğinde 90 yaşında idi. Eşi tarafından terk edilmiş, oğlu Dino kendisinden önce vefat etmişti. Ailesinden geriye ise bir dönem yaşadığı bir ilişkiden olan ve yıllar sonra ortaya çıkan Piero geriye kalmıştır. Onun dışındaysa koskocaman bir otomobil imparatorluğu.
Evet arkadaşlar, kariyer ve motivasyon konulu anlatılarda daima sizlere hayallerinizin peşinden gitmeniz konusunda tavsiyeler verilir. Ama bu genelde anlık bir motivasyon cümlesi gibi gelebilir fakat Enzo Ferrari bunun beden bulmuş halidir.
Hayalinizdeki üniversiteyi bulalım