Burc Karakas · 29 Ocak 2018
Merhabalar! Daha önceden sizlere Kanada'da öğrenci olmakla ilgili bazı püf noktalara değinmiştim. Bu kez sizlere Türkiye'de yaşıyorken yurtdışında nasıl iş sahibi olabilirsiniz bu konu hakkında bazı tüyolar vereceğim.
Kısaca kendim hakkında bilgi vermem gerekirse, Dalhousie Üniversitesi (Halifax/NS, Canada) Bilgisayar Bilimleri bölümü 2015 yüksek lisans mezunu olarak “Yurtdışında iş bulma” konusu ile ilgili bildiğim bazı püf noktaları sizlerle paylaşmak istedim. “Yurtdışında nasıl iş bulunur” diye Google’ da arattığınızda yüzlerce farklı makaleye erişebilirsiniz; fakat ben bu yazımda, Google’ da ulaşacaklarınızdan farklı olarak “mutlaka dil öğrenin”, “sabırlı ama girişimci olun”, “zorluklara hazır olun” vb. genel klişelerden olabildiğince uzak kalıp daha önemli konulara değinmek istiyorum.
Oldukça emek ve zaman harcanması gerekse de Türkiye’deyken yurtdışında iş bulmak, aslında genellersek bulunduğun ülkenin haricindeki bir ülkede iş bulmak, kendini iyi yetiştirebilmiş ve gideceği bölgenin ana dilini (en azından İngilizce’ yi) yeterli derecede anlayıp konuşabilen adaylar için mümkündür.
Sistemin Kanada için nasıl çalıştığından kısaca bahsedeyim: Kanada’ da yasal olarak çalışabilmeniz için Kanada hükümeti tarafından size tahsil edilmiş bir çalışma izni (work permit)’ e ihtiyacınız var. Bu izin eğer ki Kanada’ da bir devlet okulunda (veya sayılı birkaç özel okulda) 1+ yıllık herhangi bir mesleki eğitim almışsanız mezun olduktan sonra devlet tarafından size sağlanır (okurken hiçbir suça vs. karışmadığınızı varsayarsak). Fakat, eğer Kanada’ da eğitim almadan direkt işçi olarak ülkeye gelmek istiyorsanız, işvereniniz size sponsor olmalı ve hükümete Kanada’ da sizin yeteneklerinize sahip bir işçi bulamadığını kanıtlamalıdır. Sonrasında da belli ücretlendirmelere tabii olarak size sponsor olabilir. Bu durum işveren için oldukça zahmetli ve riskli olduğundan çoğunluğu yurtdışından eleman almaya sıcak bakmaz. Malesef ki 10-15 yere başvurursunuz, 1’ inden belki yanıt alırsınız.
Yukarıda anlattığım durum neredeyse bütün ülkelerde benzerlik gösterdiğinden, sizin kağıt üzerindeki profilinizin işverenin gözünde çok önemli gözükmesini sağlamanız gerekiyor. Bu nedenle, bu yazımdaki asıl amacım, sizin İnsan Kaynakları personeli tarafından farkedilip sözlü mülakat aşamasına geçebilmenize yardımcı olabilmek adına bildiklerimi detaylıca paylaşmaktır.
Otomatik Filtreleme’den geçiş: Bir iş ilanına başvurduğunuzda özgeçmişiniz (CV) otomatik bir filtreleme sistemine girer ve başvuru şartları ile uyuşmayan özgeçmişler, İnsan Kaynakları’nın önüne bile gelmeden, filtreleme yazılımı tarafından direkt olarak elenir. İşyeri ile hali hazırda aynı lokasyonda yaşamayan adaylar tercih edilmediğinden, bu sistem genellikle yurtdışında ikamet eden size sıkıntı yaratacaktır. Peki bununla nasıl başa çıkabiliriz?
Özgeçmiş formatını güncelleme: Her ülkenin özgeçmiş formatı (structüre) başkadır; örneğin, Kanada’ daki özgeçmişlerde fotoğraf, yaş, cinsiyet vb. bilgiler bulunmamalıdır, “canada cv format examples” diye Google’ da aratırsanız farkı görebilirsiniz. Dolayısıyla, özgeçmişinizin formatını başvurduğunuz şirketin bulunduğu ülkeye göre güncellemelisiniz. Başka bir deyişle, her ülkeye aynı formattaki özgeçmiş ile başvurursanız şirketlerden aldığınız geri dönüşlerin sayısı azalacaktır. Farklı formattaki özgeçmişiniz, otomatik filtreleme yazılımı tarafından elenmese bile, özgeçmişinizi inceleyen İnsan Kaynakları personeli tarafından anlaşılmaz bulunarak büyük ihtimalle elenecektir.
Tecrübe bilgilerini güncelleme: Başvurduğunuz ilanda 3+ JAVA (programlama dili) ve 1+ yıl Oracle (veritabanı) tecrübesi arandığını varsayalım. Özgeçmişinizde 8 yıl Java tecrübesi fakat 1 yıldan az Oracle tecrübesi belirtirseniz, veya “nearly 3 years of java experience” (neredeyse 3 yıl) şeklinde yazarsanız sistem tarafından otomatik olarak elenmeniz yüksek olasılıkla mümkündür. Bunlara dikkat ederek tecrübenizi minimum istenen standartları sağlayacak şekilde düzenleyiniz.
Direkt e-mail veya Linkedİn yoluyla başvuru: İlgili İnsan Kaynakları çalışanına veya Recruiter’ e özgeçmişinizi Linkedİn üzerinden veya e-mail yoluyla birebir ulaşıp gönderebilirsiniz. Bunun için izlenecek adımlara basitçe şöyle bakalım:
Linkedİn’ de arama bölümüne şirketin ismini yazarak tüm çalışanlarını görüntüleyiniz.
İş ilanının belirttiği ofisteki İnsan Kaynakları çalışanlarının ve Recruiter’ ların listesini çıkarıp profillerini inceleyiniz.
Eğer Linkedİn profiliniz güncel ve özgeçmişinizle uyuşuyorsa direkt Linkedİn üzerinden kendilerine mesaj göndermeyi deneyebilirsiniz, (genellikle premium olmayan Linkedİn kullanıcılarının kendilerine mesaj atmasını websitesi üzerinden engelliyorlar – Linkedİn 1 ay ücretsiz premium sunuyor), fakat ben mümkünse e-mail atmayı tercih ediyorum.
Linkedİn’ den istediğiniz kişilere yazamadınız ve profillerinden de e-maillerine ulaşamadınız ise, bu kişileri Gööğle’da “<isim> <soyisim> contact” şeklinde aratarak e-maillerine ulaşmaya çalışabilirsiniz, jobapplications@<şirketadı>.com gibi bir e-mail adresi bile işinizi görecektir.
Eğer e-maillerini yukarıdaki şekilde bulamadıysanız, bu kişilerin Linkedİn üzerinde paylaştıklarına bakınız; bir yerlerde muhakkak “eleman arıyoruz” şeklinde paylaşımları olacaktır, o paylaşımın altına yorum yazarak sizi farketmelerini sağlayabilirsiniz.
Şirket içi referans bulma: Şirket içinden bir tanıdığınız varsa özgeçmişinizi elden iletmesi için ona gönderebilir veya ilgili İnsan Kaynakları personelinin kişisel e-mailini kendisinden alabilirsiniz. Eğer tanıdığınız yok ise de, yine Linkedİn’ den şirket çalışanlarına erişip sizinle benzer pozisyonda çalışan kişilere size referans olmalarını rica edebilirsiniz. Şirketlerin çoğunda “referral bonus” olayı vardır: bir çalışanın önerdiği aday ise alındığında o çalışan da şirketten ekstra bir para alır. Bundan dolayı pek çok eleman size referans olmaya sıcak yaklaşacaktır, karşılıklı win-win durumu olduğundan çekingen davranmanız için hiçbir sebep yok!
Lokal adres kullanımı: Bu durum yalnızca hali hazırda iş için başvurduğunuz ülkede bulunuyor fakat bulunduğunuz şehirden başka bir şehirdeki bir pozisyon için başvuruyorsanız geçerlidir: İşyerinin olduğu bölgede bir arkadaşınız oturuyorsa (veya bir şekilde sosyal medyadan birini bulup anlaşabilirseniz) o kişinin adresini kullanarak özgeçmişinizi güncelleyebilirsiniz, böylece farklı lokasyonlardan başvuruları otomatik olarak eleyen sistemleri atlatabilirsiniz. Tabi adamlar “yarın mülakata gel madem” diyebilirler bir anda, hazırlıklı olmak lazım
Onyazı (Cover Letter) kullanımı: Özgeçmişinizin yanında 1 sayfalık ek belge olarak, kariyer hedeflerinizi içeren, başvurduğunuz ilanın bu hedeflerinize nasıl yardımcı olacağını gösteren ve sizin bu pozisyon için neden güçlü bir aday olabileceğinizi anlatan bir onyazıyı başvurunuz sırasında özgeçmişinizle birlikte sunabilirsiniz. Onyazı hazırlarken aşağıdaki noktalara özen göstermenizi öneririm:
Onyazı, iş ilanına ve işverene göre spesifik olarak yazıldığından, özgeçmişinizdekilerden farklı olarak özgün bir ya da birkaç yeteneğinizden bahsedebilir ve başvurduğunuz pozisyon için adaylığınızı güçlendirebilirsiniz. Dolayısıyla, onyazınızı her ilan için yetenekleriniz/tecrübeleriniz ile iş tanımı arasında bağlantı kurarak güncelleyip öyle kullanmalısınız.
En önemli üç kişisel özelliğinizi veya tecrübenizi belirtiniz ve olumsuz hiçbir şeyden bahsetmeyiniz.
Benim favorilerim:
3 years of professional experience in C# (kişisel tecrübenizden bahsediniz ilk cümlede).
Able to work with minimal süpervision
Versatile team player
Şirket hakkında araştırma ve on hazırlık yaptığınızı belli edecek bir-iki cümleye yer veriniz; bu işverenlerin çok hoşuna gidiyor. Benim düşüncem, bunu etkili yapmanın yollarından birisi neden o firmada çalışmak istediğinizi daha spesifik bir neden vererek anlatmaktır. Örnek vereyim, “alanında öncü ve lider firmalardan biri olmanızın yanısıra çalışanlarına kendini geliştirebilme imkanları sağladığı için sizinle çalışmak isterim” demek yerine veya dedikten sonra, “şirketinizin Afrika’daki insanlara yaptığı bağış ve yardımlardan çok etkilendim ve bu yardımların bir parçası olmaktan gurur duyarım” şeklinde bir ifade değerlendirenin oldukça dikkatini çekecektir.
Son paragrafta sözlü mülakat talep ettiğinizi belirtiniz; zaten bilmiyorlar mı diye düşünüp belirtmezdim ben, ama tanıştığım insan kaynakları personelleri adayın mülakat istediğini ayrıca söylemesinin onları olumlu etkilediğini söylediler.
Bazı ilanlarda onyazı opsiyonel olarak gözükse de onyazı ile birlikte gönderilmeyen özgeçmişler de otomatik filtreleme ile malesef eleniyorlar.
7 Saniye Kuralı: Her ne kadar otomatik filtre sistemleri dahi kullanılsa, yine de İnsan Kaynakları’ nin önüne yüzlerce adayın özgeçmişi geliyor. Dolayısıyla da ilgili personeller özgeçmişleri satır satır okumak yerine şöyle bir göz atıp bazı anahtar kelimelere odaklanıyorlar ve mülakat yapmaya değip değmeyeceklerine, araştırmalara göre, ortalama 7 saniye içerisinde karar veriyorlar. Bu açıdan, özgeçmişinizde kendinizde en kuvvetli bulduğunuz ve iş tanımına da uyan özelliklerinizi en başa koymak da fayda var. Örneğin, öğretim görevlisi olarak başvurduğunuz bir ilanda yayınlarınızdan ve mezun olduğunuz okullardan, serbest piyasada yapmış olduğunuz işlerden daha önce bahsetmelisiniz. Uzmanların “özgeçmişiniz 2 sayfadan uzun olmasın” demelerinin sebebi aslında bu kuraldır, kaç sayfa özgeçmiş verirseniz verin 7-8 saniyede inceleniyor ve neredeyse hiçbir zaman satır satır okunmuyor. Ek olarak, özgeçmişinizin dizaynı ve beyaz alanlarının kullanımı çok önemli; sık yapılan hatalardan birisi özgeçmişin uzun gözükmesi için 1.5+ satır aralığı kullanılmasıdır. Bu konuyla ilgili çok fazla makale var, bir de ben uzun uzun üstünde durmak istemiyorum, konuyla ilgili beğendiğim bir yazıya aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:
https://blog.simplyhired.com/jobsearch/reşumes/ace-7-second-reşume-test/
Bir şey ekleyeyim, özgeçmişinize 7 saniye bakan onyazınıza sizce kaç saniye bakar? 7’den bile az… Araştırmalara göre de okuyucunun gözü bir metinde bullet point’ler (madde madde şeklinde içerik) varsa ilk oraya takılıyor, dolayısıyla 2.2’ de bahsedilen özelliklerinizi/tecrübelerini madde madde olarak açıklamanız daha faydalı olacaktır.
Dinamik özgeçmiş kullanımı – her ilana farklı özgeçmiş:
Örneğin “yazılım uzmanı” ve “yazılım test uzmanı” arayan iki farklı iş ilanına başvuracaksınız. Yazılım geliştiriciliği üzerine olan tecrübelerinizin ilk sıralarda ve detaylıca anlatıldığı özgeçmiş ile iki ilana da başvurduğunuzda “test uzmanı” olarak başvurduğunuz ilandan size geri dönüş yapmaları daha olasılıksızdır. Dolayısıyla ilana göre, onyazımızın yanısıra, özgeçmişimizi de güncellemeniz sizlere avantaj sağlar. Özgeçmişinize ortalama 7 saniye bakılacak, o 7 saniyede insan kaynakları personelinin aradığı spesifik sözcükleri (keywords) görebileceğine emin olmanız gerekiyor.
Başvurduğunuz ilan ile ilgili olmayan tecrübelerinizi belirtmek durumunda değilsiniz, özellikle özgeçmişiniz 2 sayfayı aşıyorsa kesinlikle belirtmemenizi öneririm. Örneğin, Work and Travel programıyla yurtdışına gidip bir otelde “housekeeper” olarak çalıştıysanız, “üretim mühendisi” pozisyonuna başvururken özgeçmişinizde buna yer vermeniz pek anlamlı olmaz. Bunu yapan arkadaşlar “yurtdışında daha önce bulunduğum, kendime güvenimin olduğu, yabancı dil konuşabildiğim anlaşılsın vb” sebeplerle yaptıklarını iddia etseler de yetkili personel bu şekilde algılamıyor, “yazacak bir tecrübesi, daha önemli bir projesi olmadığından anca bunu yazabilmiş” şeklinde algılıyor
Eğer bulunduğunuz ülke içerisinde fakat uzmanlık alanınızın dışında bir iş arıyorsanız, örneğin endüstri mühendisiniz, fakat paraya sıkıştınız ve garson olarak çevredeki restoranlara başvuruda bulunacaksınız, özgeçmişinizi muhakkak basitleştirerek güncelleyiniz, yoksa “överqualified” durumundan ise alınmıyorsunuz – “bu adam sözümüzü dinlemez” diye düşünüyorlar.
Sorumlulukların detaylı anlatılması: İlk hazırladığım özgeçmişimin “iş tecrübeleri” bölümünde yalnızca çalıştığım pozisyonları, çalıştığım tarihleri ve şirket ismini yazıyordum (Yazılım Geliştiricisi, X şirketi, Şubat-Temmuz 2012 gibi), fakat benimle iletişime geçen yetkililer bu pozisyonlar altında asıl sorumluluklarımın neler olduğunu ve tam olarak hangi başarıları elde ettiğimi sordular. Dolayısıyla, özgeçmişinizde bir iş tecrübesinden bahsederken, çalıştığınız pozisyonun yanısıra temel sorumluluklarınızı ve önemli başarılarınızı da yazmayı unutmayınız. Bu noktada çok önemli bir şey, lütfen cümlelerinize “Responsible with” şeklinde başlamayınız, insan kaynakları bu kalıptan nefret eder. Örnek vereyim:
Software Developer at X, May 2016 – March 2017
Designed and developed various web applications via .Net 3.5 and SQL Server 2008.
Responsible with maintaining the existing applications by performing …
Maintained the existing applications by performing debugging, buğ fixing, minör updates according to users’ needs and code reviewing
Main accomplishment: Managed to decrease the running time of filtered search process in the website from 8 seconds to 4 seconds, which caused to increase the performance 50%.
“Main accomplishment” maddesinde projeye olan en önemli katkı(ları)nızı anlatabilirsiniz. Kendi özgeçmişimde böyle bir ifade kullanmadığım zamanlarda neredeyse her mülakatımda “what are your accomplishments on thiş project?” diye sordular ve özgeçmişime de bunu eklememi tavsiye ettiler.
Sosyal medyadaki profillerinizin tutarlılığı: Sözlü mülakattan önce veya sonrasında sosyal medyadaki (özellikle Linkedİn) hesaplarınız ve özgeçmişiniz ve birbirleri ile aralarındaki tutarlılıklar profesyonelce incelenecektir. Adres, okul ve iş tecrübesi bilgilerinin her mecrada aynı şekilde belirtildiklerinden emin olunuz ve işinizle ilgili alanında öncü isimlerle başvurduğunuz şirketin Linkedİn sayfasını takip ediniz. Eğer profesyonel bir Linkedİn sayfanız yoksa da üzerine düşüp oluşturmanızı öneririm, yurtdışında çok önem veriyorlar.
Sözlü mülakatınız için de birkaç kritik noktadan bahsedip yazımızı sonlandıralım:
- Glasdoor isimli web sitesinden, şirket çalışanlarının şirketleri hakkında anonim olarak iyi/kötü bilgiler verdikleri popular bir site, başvurduğunuz şirketin ise alım sürecini, maaş ortalamalarını ve mülakat sırasında sorulacak sorulara erişebilirsiniz.
- Mutlaka mülakatın başında kendinizi tanıtmanızı isteyeceklerdir; eğer düzgün bir dil kullanarak (tane tane ve akıcı) yapmazsanız yetkili arkadaşın size karşı ister istemez olumsuz yönde önyargısı oluşacaktır.
- Hızlı konuşuyor olmanız güzel konuştuğunuz anlamına gelmez, lütfen normal konuşma temponuzun üstünde konuşmaya çalışmayınız. Ayrıca unutmayınız, siz ne kadar hızlı konuşursanız karşınızdaki de o hızda konuşacaktır. Yavaş konuşursanız karşınızdakini de daha net anlayabilirsiniz.
- Son olarak da klişeleri hatırlatalım: Şirketi ve ürünlerini basitçe de olsa araştırınız, bilgisayarınızın mikrofon ve hoparlörlerinin çalıştıklarına emin olunuz ve -erkekseniz- kirli sakalınız olmasın
Kolay gelsin!
Hayalinizdeki üniversiteyi bulalım