Burc Karakas · 19 Kasım 2018
Yerelde uygulanan politika ile uluslararası meydanda uygulanan politika takdir edersiniz ki aynı değildir. Bu ikisi arasında yer alan en temel fark ise uluslararası politikada merkezi bir otorite söz konusu değildir. Yani tehlike anında başvurabilecekleri bir polis bulunmaz ya da acil durumlarda arayarak ulaşabilecekleri bir telefon numarası da söz konusu değildir. Yani devletleri birbirinden koruyabilecek merkezi bir güç söz konusu olmadığı için büyük güce sahipler kendi güvenliklerini kendileri sağlamakla yükümlüdür ve tabi tetikte olmak da bunun arkasından gelir. Bu durum devletler arası koordinasyonu veya karşılıksız yardımı önlemez, ama her zaman güvenlik ön plandadır ve tüm uluslararası olaylarda korkunun payı vardır. Elbette anarşi farklı etkiler yaratabilir lakin her zaman tedirginlik ve korku yaratır.
Aslına bakarsanız birçok madde birbirini tetikler nitelikte .Anarşinin yarattığı etki ile birlikte, devletler kimin güçlü olduğunu, kimin güçlendiğini veya zayıfladığını endişeyle gözlemlemiş olurlar (olayların sonuçlarına göre). Bu sayede olası bir enkazdan kaçınmak adına gereken adımları atmaya çalışırlar. Güç dengesi, devletlerin potansiyel müttefiklerini seçerken veya bir savaş olasılığını değerlendirirken göz önünde bulundurdukları ana ve uzun vadeli yatırım özelliği taşıyan etkendir.
Özellikle bu süreçleri güçlü bir şekilde atlatan devletlerin olası bir taraf değişikliği tedirginlik yaratacağından (olası bir başkaldırı) güçlü devletler mutlaka bu devletlerin yanında olmayı tercih eder. Özetle bu dengesizliklerin devletlerin uluslararası arenada yanlış kararlar vermesine yol açması tehlikeli durumları ortaya çıkarır.
Benim babam senin babanı döver modeli diye alay edildiği de doğrudur ama burada genel olarak istatistikler konuşur. Çünkü burada her devlet sahip olduklarını ve sahip olduklarının başka devletlere satılması konusunda sergilemeyi sever. Bu bahsettiğimiz şey Liberal serbest ticaret teorisinin temeli olarak da bilinir. Çok basitçe şöyle anlatılabilir: tüm devletlerin sadece diğerlerine göre bu doğal kaynaklar da olabilir, ülkenin konumu da hatta iklimi de, daha rahat üretebilecekleri şeylerin üretiminde uzmanlaşıp, diğer devletlerle de onların avantajlı olup ürettikleri kaynakların ticaretini yapması, tüm devletlerin işine yarayacaktır.
Tek bir ülke tüm kaynaklarda en verimli üretimi yapma potansiyeline sahipken bile bu sistem o ülke de dahil herkesin yararına olur. Bu teori, matematiksel olarak sağlam temellere dayansa da geniş kabul görmesi yüzyıllar sürmüştür. Bu yüzden bu noktada sizlerin rotasında mutlaka merkantilizm olmalıdır. Merkantilizm'in çöküşü ve serbest ticaret anlayışının yayılması günümüzdeki modern globalleşmenin köklerini oluşturmuş ve günümüz dünyasının yüzyıllar öncesinden daha zengin hale gelmesini sağlamıştır. Bu basit teoriyi tam olarak anladığınız takdirde tüm dünya tarafından kabul görmüş olan ticaret biçimini idrak etmeniz kolay olacaktır.
Global politikanın dengede kalmasının ya da dengelerinin bozulmasının bağlı olduğu üç dinamik vardır ve bunlar sırasıyla hırs, korku ve aptallık olarak özetlenebilir.
Korku; anarşi ve güç dengesi konusunda zararlıdır,
Hırs; ülkeler arası karşılıklı üstünlük hesapları konusunda sorun teşkil edebilir,
Aptallık; devletleri yönetenlerin birbirlerini anlamama gibi durumlarda tahmin edilmesi güç sonuçlara sebep olabilecek hamleler yapabilirler ve bunlar da soruna dönüşebilir.
Devletleri ve bünyesinde yer alan tüm kurumların şekillenmesi aslında kişilere bağlıdır. Onların fikirleri ve karakterlerine göre evrim geçiren devlet ve kurumlar bir anda kalıplaşma tehlikesi ile başbaşa kalabilir. İşte tam bu noktada dikkat edilmesi esastır. Yani yönetici konumuna gelecek olan güruhun tavırlarını tahmin etmek, onları gözlemlemek ve neticesinde beklentilere göre önlemler almak çok önemlidir. Takdir edersiniz ki şartların değişime uğradığı her anda insan fikri de değişeceği için dinamikler iyi belirlenmelidir.
Hayalinizdeki üniversiteyi bulalım