Ece İçmez · 12 Temmuz 2018
Fihrist gibi yazılan tezle ilgili olarak Atatürk Üniversitesi Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği tarafından yapılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"Üniversitemizde 2015 yılında yapılan bir doktora tezi ile ilgili basın ve sosyal medyada yer alan haber ve yorumlara istinaden konunun incelenmesi amacıyla bir komisyon kurularak gerekli işlemler başlatılmıştır. Süreç rektörlüğümüz tarafından titizlikle takip edilmektedir. Kamuoyuna duyurulur."
YÖK DAHA ÖNCE ŞU AÇIKLAMAYI YAPMIŞTI
Konuyla ilgili YÖK tarafından yapılan açıklama ise şöyle:
"Bir üniversitemiz tarafından kabul edilen doktora tezinin YÖK tarafından nasıl onaylandığına dair çeşitli medya organlarında çıkan haber ve paylaşımlara ilişkin açıklama yapılması gereği hasıl olmuştur. Öncelikle bilinmesini isteriz ki YÖK, kurulduğundan bugüne kadar üniversitelerimizde yapılan hiçbir tezin akademik incelemesini yapmamış, kabul veya reddi sürecine müdahil olmamıştır. Bu kapsamdaki bütün işlemler, akademik özgürlük ve ilgili mevzuat çerçevesinde sadece tezin sunulduğu üniversitelerin ilgili enstitülerince oluşturulan jüriler tarafından yapılmaktadır.
Yükseköğretim Kurulu olarak, bilim dünyamızın tezlere erişimini kolaylaştırmak için tek bir merkezde toplayıp akademik camiamıza sunarken, her yönüyle üniversitelerimizin ilgili komisyon ve kurullarınca kabul edilmiş olan bu tezlerin içeriğine yönelik yeni bir inceleme yapılmamaktadır. Bununla birlikte, kamuoyuna mal olan konuya ilişkin gerekli incelemenin ilgili üniversitemizce yapılacağından eminiz. Bu tür haberlerin bilgi eksikliğinden kaynaklandığı düşünülmektedir."
NE OLMUŞTU ?
Yrd. Doç. Dr. Selahattin Tozlu'nun danışmanlığını yaptığı ve "19. yy'da Osmanlı'yı Ziyaret Eden Yabancı Yazarların Eserlerinde Osmanlı Halk Hayatının Derlenmesi" başlığını taşıyan tez, Ortaöğretim Sosyal Alanlar Eğitimi Anabilim Dalı tarafından 29 Haziran 2015 tarihinde savunma sınavı sonucunda başarılı bulunmuş ve doktora tezi olarak kabul edilmiş.
Tezin giriş bölümüne kadar her şey normal. Fakat, tezi okumaya devam ettikçe bir ilginçlik göze çarpıyor: Ortada tezin gövdesini oluşturan "bilimsel bilgi ve iddia"ya dair en ufak bir bilgi yok!
Çalışmada kullanılan veriler, "indeks" yöntemiyle sayfa numaralarına göre sıralanmış. Fakat veriler, hem makalenin incelediği konu hem de içerikle uyum açısından arka arkaya yazılmış sayfa numaraları olması dışında bir bütünlük ortaya koymuyor. Tez, bölümlerle ilerlemesine karşın, bu bölümlerde tezin konusunu oluşturan ana konuya dair bilgiler, aktarımlar, özgün düşünceler yerine, atasözleri ve deyimlerin, yemek adlarının, dua veya bedduaların yer aldığı bir içerik karşımıza çıkıyor. Kısacası, yazılan tez incelediği konuyla alakalı herhangi bir bilimsel veri, açıklama sunmuyor. Bu noktada da zaten tez, kaynakçası ve "sonuç" kısmıyla, havada kalmış bir görüntü sunuyor.
Tezin yazarına bakıldığında, Aybar'ın doktorasını bir sene içerisinde tamamladığı ve kendi biyografisinde yazdığı üzere tezsiz yüksek lisansının bitiminin ardından "direkt" doktora yapma hakkı kazandığı görülüyor.
Hayalinizdeki üniversiteyi bulalım