Alper Şengür · 31 Ekim 2017
1- NEDEN BÖYLE BİR DEĞİŞİKLİĞE GEREK DUYULDU?
YÖK Başkanı Yekta Saraç’ın deyişine göre temel sebep lise öğrenimindeki aksaklık olsa da tüm sınavların Haziran ayına alınması yine bütün bir yılın en az verimle işleneceği anlamına geliyor. Üstelik bütün sınavların Cumartesi-Pazar yapılacak olması bilgi karmaşasına ve aşırı strese; bu da Türkiye geneli başarı sıralamalarında ciddi oranda düşüşe uğranacağını gösteriyor.
Henüz sistem tam oturmamışken köklü bir değişime uğrayan sınav sistemi 2018 mezunları için yararlı mı olacak yoksa faydadan çok zarar mı sağlayacak bu eğitim-öğretim yılı sonunda göreceğiz.
Bir diğer varsayım ise; sistemin sınav gelene kadar tekrar bir değişikliğe gidilerek ortadan kaldırılacağı. Bir sonraki sistem ne derece yarar sağlar orası tartışılır elbet.
2- TYT HANGİ DERSLERİ KAPSAR? İKİNCİ OTURUM SORU DAĞILIMLARI NASIL?
-TYT; Temel Türkçe ve Matematik derslerini öğrencinin yorum kabiliyetine göre ölçen bir sınavdır. Teknik işlemlerden ziyade; okuduğunu anlama, yorum yapabilme ve bunu uygulayabilme becerilerini baz alır. Bu konuyla ilgili yazının devamında daha kapsamlı açıklamayı bulabilirsiniz. İkinci oturumda ise eski LYS sistemi gibi bilgiye dayalı sorular yer alır, öğrencinin muhakemeden ziyade donanımını göstermesi, alanında uzmanlaştığı konuları aktarması beklenir. Eski sistemden farklı olarak sorular ciddi düzeyde azaltılmıştır.
Sosyal Bilimler-1 Oturumu: Türk Dili ve Edebiyatı(24 Soru), Tarih-1(10 Soru), Coğrafya-1(6 Soru) Toplam 40 soru.Matematik(40 Soru)
Sosyal Bilimler-2 Oturumu: Tarih-2(11 Soru), Coğrafya-2(11 Soru), Felsefe Grubu(12 Soru), Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi(6 Soru) Toplam 40 soru.Fen Bilimleri: Fizik(14 Soru), Kimya(13 Soru), Biyoloji(13 Soru) Toplam 40 soru.
Yabancı Dil(80 Soru)
Bir Coğrafya Öğretmeni İlçe Milli Eğitim Bakanı ile yaptığı görüşmeyi şu şekilde aktarıyor:
“ Bugün Milli Eğitim Bakanımız Sayın İsmet Yılmaz ile karşılaştım. Kendisine soru sorma fırsatı bulabildim, o da sağ olsun geri çevirmedi. Yeni sınav sisteminde Coğrafya dersinin altı soruya indirilmesinin Coğrafya’yı itibarsızlaştıracağını söyledim. Bakanımız ise “Müfredatı basitleştiriyoruz, çocuklar okuduğunu anlasınlar, siz en basit konuları anlatın yeter.” dedi. Coğrafya’yı sadeleştiremeyiz; ülkemizi, dünyamızı bilmeyen nesiller yetiştiremeyiz. Hem bu şekilde olursa özel sektörde çalışan öğretmenler işsiz kalacaklar dediysem de Sayın Bakanın verdiği cevap tek kelime etmeme daha müsaade etmedi: “Her Eğitim Fakültesini bitiren öğretmenlik yapacak değil ya, başka işlere yönelin!””
Yeni soru sisteminin iyi mi kötü mü olduğunu sizin yorumunuza bırakıyorum.
3- BARAJ PUANLAR KAÇ? ÖZEL YETENEK SINAVLARINDA BİR DEĞİŞİKLİK VAR MI?
-2 yıllık üniversitelere(önlisans programı) yerleşebilmek isteyen öğrenciler Temel Yeterlilik Testi’nden en az 150 almak zorundalar. İkinci oturuma geçip 4 yıllık üniversite(lisans programı) tercih edecek adayların ise geçmekle yükümlü olduğu baraj 180’dir. Bu barajları geçemeyen öğrencilerin herhangi bir tercih hakkı yoktur. Özel Yetenek Sınavı ile eğitim kapsamına alan kurumların baraj puanlarında değişiklik yapılmamış, geçtiğimiz yılki puanlarda sabit kalınmıştır.
4- PUAN TÜRLERİNDE VE OTURUM SAYISINDAKİ DEĞİŞİM OLUMLU YÖNDE Mİ?
Önceden 18 olan puan türleri 3’e indirgendi; Sözel-Sayısal-Eşit Ağırlık. Dilcilerin bu noktada açıklamalardan biraz uzak tutulduğu dikkatimizden kaçmadı. YÖK ve YKS Kurulu açıklamaları yalnızca bu üç puan türüne yönelik. 2018’de yeni sistem sınavlarına girmenizden daha kötü bir şey varsa o da aynı yıl yabancı dil sınavına girmenizdir!
Kanımca bu puan türlerindeki azalış belirsizliğe sebep olabilir. Aynı zamanda oturum sayısındaki değişim ve sıklık da öğrencileri tereddüte düşürecektir. Sistem bir an önce oturtulup temellendiriciden ziyade tüm belirsizlikleri gideren detaylandırıcı bir açıklama yapılmadığı müddetçe birçok adayın hakkına girileceği düşüncesindeyiz. Hatta duyumsadığımız kadarıyla “Bir yıl bekleyeyim, daha doğru dürüst bir açıklama bile yok, biz nasıl sınava girelim?” diyen öğrencilerin sayısı her geçen gün artmakta.
5- SORU SAYISINDAKİ AZALMA ADAYLARA VERİLEN SÜREYİ NASIL ETKİLEYECEK? KAÇ KİTAPÇIK DAĞITILACAK?
Bir önceki sistemde soru başına ortalama 0,81-1.67 dakika düşerken, yeni sistemde bu süre yaklaşık iki katı oranında arttırılmıştır. Artık adaylar soru başına 1,125-2,25 dakikaya sahip olacaklar. Bu da demek oluyor ki öğrencilerin düşünmek için daha rahat zamanları olacak. Fakat merak ettiğimiz bir konu var; soru sayıları bu kadar düşürüldü, konular büyük ölçüde kısıtlandı, YÖK ne tür sorular soracak? Daha mı zor olacak, daha mı kolay?
Daha zor olursa; soru azalmasına karşın sürenin uzatılması makul.
Daha kolay olursa; -ki Sayın İsmet Yılmaz’ın dediğine göre öyle- bu bir önceki yıllarda sınava giren adaylar için bir haksızlık oluşturmaz mı? Hem daha basit sorular, hem çok daha uzun bir süre. Bu konu anlaşmazlıklara yol açacak gibi görünüyor.
Kitapçık sayısı ise ikiye düşürüldü. TYT için bir, İkinci Oturum Sınavları için toplam bir adet kitapçık dağıtılacak. Sanırım yapılan en mantıklı uygulama bu. Çünkü; birden fazla kitapçık dağıtılması hem zaman alıyor hem de her seferinde baştan kodlama yapmanız gerekiyordu. Artık tek kitapçık dağıtılacak bu da demek oluyor ki sürenizi iyi değerlendirebileceksiniz. Sn. Saraç’a göre kitapçıkların bire indirgenmesi sınava giren adayların kendi planlarını oluşturup ona göre soruları çözmesi için. Bunun süre kontrolü ve planlama açısından adaylara büyük kolaylık sağlayacağını bildirdi. Aynı zamanda tek kitapçık mekân değişikliği yapmadan tüm puan türlerine sahip olabileceğinizi gösteriyor. Elbette Yabancı Dil hariç.
YÖK bu konuyla ilgili dört madde yayınladı:
1-Adayın Sözel, Sayısal, Eşit Ağırlık puan türlerinden birinin oluşabilmesi için ilgili iki testten 80 soruyu cevaplandırması gerekmektedir.
2-Adayın Sözel, Sayısal, Eşit Ağırlık puan türlerinden üçünün oluşabilmesi için testlerinin tümünün cevaplandırılmış olması gerekmektedir. (160 Soru)
3-Adayın Sözel ve Eşit Ağırlık puan türlerinin oluşabilmesi için ilgili üç testten 120 soruyu cevaplandırması gerekmektedir.
4-Adayın Sayısal ve Eşit Ağırlık puan türlerinin oluşabilmesi için ilgili üç testten 120 soruyu cevaplandırması gerekmektedir.
6- SINAV BAŞVURULARI NE ZAMAN? ÜCRETLERDE BİR DEĞİŞİKLİK VAR MI?
Başvuru tarihleri birçok sene olduğu gibi yine Mart’ta başlayacak fakat tam aralık; başvurunun kaç gün süreceği henüz belli değil, Mart ayına kadar hazırlanmanızı öneririz.
Ücretlendirmede bu yıl indirime gidildi. Geçtiğimiz yıl her oturum başına 40, toplam 160TL alınırken bu yıl totalde 120TL alınacak. Umarız bu indirim Pelikan silgilere sebebiyet vermez..
7- SINAV KAÇTA BAŞLAYACAK? SINAV DÖNEMİNE KADAR EDİNİLMESİ GEREKEN BELGELER NELERDİR?Sınav yine 10.00’da başlayacak. Derin bir nefes alabilirsiniz çünkü artık 15 dakika kuralı yok. 9.46’da da gitseniz sizi içeri almak zorundalar. Fakat abartmamanızı, çünkü 10.00’dan sonra on saniye de gecikseniz sınava giremeyeceğinizi hatırlatmak isteriz.Hâlâ yeni kimlik çıkartmamışsanız bir an önce halletmenizi tavsiye ederiz. Henüz resmi bir açıklama yapılmasa da yeni kimlik isteyecekleri çok yüksek bir ihtimal. Daha çok var deyip ertelediğiniz takdirde yoğunluğa maruz kalıp kimliğinizi sınav dönemine kadar elde edemeyebilirsiniz. Ekstra külfet edinip geçici kimlik belgesi almanın lüzumu yok diye düşünüyoruz.Kimlikten sonra en önemlisi Sınava Giriş Belgesi’dir. Bu belge yanınızda olmadığı sürece sınava girmeniz engellenecektir.Bunlar dışında yanınızda marka ambalajını çıkardığınız müddetçe su bulundurabilirsiniz lâkin su dışında içeri herhangi bir yiyecek-içecek sokmanız yasak. Üzerinizdeki tüm metal eşyaları içeri girmeden çıkarmanız gerekiyor.
Not: Sınavdan önce şeker tüketimini en aza indirin. Şeker ilk beş dakika beyin fonksiyonlarını hızlandırsa da sonrasında ciddi anlamda formunuzu düşürecektir. Vitamin almanız sizin için daha yararlı olacaktır.
8- İKİNCİ YIL TEKRAR HAZIRLIK NE DERECE MANTIKLI?
-Belki de yapılan en kapsamlı ve öğrencilerin yeni uygulamaya dair en sevdikleri şey kayıp olmaksızın ertesi sene tekrar sınava girebilecek olmaları. Şöyle ki; 2018 yılında sınava girdiniz ve puanınız size yeterli gelmedi, sınava tekrar hazırlanmak istiyorsunuz. “Ya daha düşük puan alırsam?” diye kaygılanmanıza gerek yok, şayet ki bir sonraki yıl girdiğiniz sınavdan aldığınız puan ilk aldığınız puandan daha düşükse yüksek olanla tercih yapabiliyorsunuz. Üstelik ikinci yıl birinci oturumdan da muaf tutuluyorsunuz fakat önceki yıl birinci oturumdan 200 ve üzeri puan almanız şartıyla. Sınava ilk girdiğiniz sene TYT’den 200 barajının altında bir puan almışsanız ne yazık ki böyle bir tercih hakkınız bulunmuyor. Böyle bir kolaylık sağlandığı gibi kimsenin hakkının yenmemesi adına YÖK, alınan puanın bir sonraki yılın başarı sıralamasına göre tekrar hesaplanacağını da bildirdi. Kayıp yok fakat risk her zaman var..
Gelin bir de bunları Gazeteci, Eğitimci ve Köşe Yazarlarının gözünden inceleyelim.
9- GAZETECİ VE USTA EĞİTİMCİLERİN GÖZÜNDEN YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI SINAVI
Yükseköğretim Kurulu, binlerce öğrencinin heyecanla beklediği Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nda çıkacak soru tarzlarıyla ilgili açıklama yaptı. YKS’yle ilgili sıkça sorulanlar ve yanıtlar bölümüne iki konuya daha açıklık getirdi. Buna göre Temel Yeterlilik Testinde türkçe ve matematik testleri Yükseköğretime Geçiş Sınavı’ndakilerin benzeri olmayacak. “Bilgiyi ezberlemeye dayalı bir çerçeveden uzaklaşıp ölçmede muhakeme, anlama ve çıkarımda bulunma evresine geçmek istiyoruz” denilen açıklamada şu bilgilere yer verildi:
“TYT, yıllardır eleştirilen ezbere dayalı sınav sisteminden muhakemeye ve bilgiyi kullanmaya dayalı sınav sistemine geçiştir. TYT, türkçe ve matematik derslerinde sadece adayların bilgilerini değil sözel ve sayısal alanlarda sahip olmaları beklenen yeterlilikleri, yani bilgi ile ilişkili beceri ve yetkinlikleri de kapsar. Dil ve matematik, bütün bilim alanlarının ortak ifade aracı. Bundan dolayı bu iki dili kullanarak TYT’de adayların sözel ve sayısal yeterliliklerini ölçmek istiyoruz. Türkçe Testinde; sözel alanlardaki yeterlilikler esaslı, diğer sosyal bilimler dersleriyle de ilişkili olarak türkçeyi doğru kullanma, okuduğunu anlama ve yorumlama, kelime hazinesi, temel cümle bilgisi ve imla kurallarını kullanma becerileri ölçülecek. Temel matematik testinde; sayısal alanlardaki yeterlilikler esaslı, diğer fen bilimleri dersleriyle de ilişkili olarak temel matematik ve bilim kavramlarını kullanma ve bu kavramları kullanarak işlem yapma, temel matematiksel ilişkilerden yararlanarak soyut işlemler yapma, temel matematik prensiplerini ve işlemlerini gündelik hayatta uygulama becerileri ölçülecek.’’
YÖK’ün YKS ile ilgili açıklaması bu fakat uzmanlar bu konuyla ilgili neler diyor. İçeriğimizde konusunda uzman eğitimci, yazar ve gazetecilerin yazılarına göz atıp Yeni sistem YKS ile eski sistem YGS-LYS’nin artı ve eksilerini inceleyeceğiz.
10- TAM NETLİĞE KAVUŞMAMIŞ SINAV SİSTEMİ TEKRAR DEĞİŞİKLİĞE UĞRAR MI?
Gazeteci ve eğitimci Abbas Güçlü yeni sistemle ilgili konuştu. ‘’Çok aceleye getirilmiş bir sistem gibi duruyor.’’ diyen Güçlü şu ifadeleri kullandı;’’ Mesela sınav sayısını ve puanları azaltacağız derken birçok ders göz ardı edilmiş. Örneğin tıbba girerken, sağlık bilimlerine girerken fen bilimlerinin oranı azaltılmış. Hukuka giren bir öğrenci de tarih, psikoloji, sosyoloji ve felsefe derslerini çözmese de oluyor. Hukuka girişte eşit ağırlıklı puanda felsefe grubu dersleri ve tarihin göz ardı edilmesi doğru bir şey değil’’ dedi.
Belirsizliklere dikkat çeken eğitimci;’’ Şu an sınavlar iki güne indiriliyor. Bütün ağırlıklı sınavlar, adayların yüzde doksanından fazlasının girdiği sınavlar cumartesi gününe yığılmış. Keşke temel yeterlilik sınavı ve yabancı dil sınavı cumartesi, sözel ve sayısal sınavlar da pazar olsaydı. Ayrıca temel yeterlilik sınavı dediğimiz birinci testin puanlamasını adayın sınavda kendisinin yapması isteniyor. Yani orada barajı aşacak mı aşamayacak mı aday kendisi karar verecek. Ona göre yoluna devam edecek. O baskı ile ‘Aştım’ ya da ‘Aşamadım’ ya da ‘Ne kadar puan alırım?’ kaygısı ile ikinci sınava giren adaylar daha başarısız olabilirler. Daha geniş yelpazeden tercih yapacak öğrencinin hem sabah oturumuna hem de öğleden sonraki oturuma girmesi çok yorucu olacak. Bu da istediği puanı almasını engelleyebilir. Benim tahminim, daha sınavlar gerçekleşmeden bu sistemin üçte biri değişikliğe uğrayacaktır. Birkaç yıl sonra da tamamen ortadan kalkacaktır.
Prof. Dr. Nejla Kurul da “Sınav sistemi ne öğrenciler, ne veliler, ne öğretmenler ne de yöneticilerin benimsemediği bir süreç. 2 milyon öğrencinin katıldığı sınavdan sözde en başarılı olanları seçilip üniversiteye yerleştirmeye çalışıldığı bir sistemden adalet sağlanmaya çalışılıyor. Sınav sisteminin kendisi adaleti sağlayan bir sistem değil. Çünkü okullar arası eşitsizlik çok fazla, o yüzden adil değil” dedi.
‘’Daha açık bilgilere ihtiyaç var.” diyen Kurul şu ifadeleri kullandı: “80 soruya verilebilecek yanıtlarla 2 milyon öğrenciyi birbirinden ayırt etmek mümkün mü? 18’den 5’e indirgenmiş puan türü sayısı. Peki gerçekten çok nitelikli öğrenci yetiştirdiğini bildiğimiz okullarla bugün gerçekten getto okullarından mezun olan çocukların (Yoksul kesimlerin gittiği imam hatip liseleri, meslek liseleri) gittiği liseleri böyle bir sınavla elemeye tutmak doğru mu? Eğitim bizim geleceğimizdir. ‘’Ben bir yenilik yapıyorum, yaptım oldu’’ demekle bitmez o süreç. Araştırılmadan 2 milyon öğrenciyi ilgilendiren bir sistem değişikliğine gidilmiştir. Bu sonrası için çok büyük sorunlar yaratır. YÖK öğrencilerde stresi azaltacaklarını söylemiştir. Her sınav stres yaratır. Bir sınav koyduğunuzda öğrencilerin, ‘’Geleceğim ne olacak? Geleceğimi nasıl kazanacağım?’’ sorusu en temel sorundur. Sınavla stres azaltılmış oluyor mu? Olmuyor.” İfadelerini kullandı.
Değişikliği değerlendiren Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan da yeni sistemde büyük bir açığın olduğunu söyledi. Aydoğan; “180 ve üzeri alanlar öğleden sonra oturuma girecek deniyor. Temel Yeterlilik Testi sınavı sonuçlarını 3 saatte nasıl belirleyecekler? Öğleden sonraki oturuma girmek için para yatırmış öğrenciler, boştan yere para vermiş ve sınav stresi yaşamış olacak” dedi.
Yeni uygulama eski sisteme geri dönüş diyen Aydoğan; ‘’Yine bir sınav sistemi olacak. Yine öğrenci geleceğini bir güne sıkıştıran bir sisteme geri dönüyoruz” dedi. YÖK’ün sınav süresi ve tarihiyle ilgili net bir bilgi vermemesine dikkat çeken Doğan; ‘’Sınava aylar kalmışken öğrenci ve velilerinde endişe devam ediyor. Korkunç bir plansızlık var’’ vurgusu yaptı. Üniversitelerin niteliğinin de azaldığını ifade eden Aydoğan; “Üniversiteler bilim seferberliği üzerine kurgulanmalı. Her ilde üniversite var ama niteliksiz olduğu için bu üniversiteler tercih edilmiyor. Üniversite bitirmek şu anda öğrenciler için gelecek güvencesi anlamı taşımıyor. Bu yüzden üniversitelerde binlerce kontenjan boş kaldı” diye konuştu.
Yeni sistem veli ve adayların aklına “sınavı kazanmak zorlaştı mı? Kolaylaştı mı?” sorusunu getirdi. Sistemle ilgili açıklamalarda bulunan Altınbaş Üniversitesi Rehberlik Koordinatörü Murat Acet; “Yeni uygulamalar ve değişiklikler yanında önceki bazı uygulamaların (Baraj uygulaması gibi) aynen korunduğunu YKS’nin eğitim camiasında büyük oranda 2006-2010 yılları arasında uygulanan üniversite yerleştirme sürecine benzemesiyle bir nostalji etkisi yaşattı desek yanlış olmayacaktır” dedi.
YKS ile birlikte YGS-LYS ayrımı kaldırılarak sınavların aynı gün iki oturum halinde gerçekleştirilmesi kararlaştırıldı. YGS-LYS sisteminin en çok eleştirilen yönü iki sınav arasındaki yaklaşık 3 aylık süre idi. Bu süreçte özellikle YGS beklentisinin altında geçen birçok öğrenci hem okullarından hem de sınava hazırlık çalışmalarından uzaklaşarak motivasyon kaybı yaşıyor, sonuçta kaygı düzeyleri artarak sınav başarıları düşüyordu. Yeni sistem, aynı günde iki oturumla bu olumsuz durumun önüne kısmen geçecekmiş gibi görünse de sınavlara hazırlığın sadece bilgi düzeyinde değil psikolojik olarak da iyi yönetilmesi gereken bir süreç olduğu gerçeğini sürdürüyor. Testlerde yer alan ders sayısının fazlalığı buna karşılık soru sayılarının azlığı lisans yerleştirmelerinde zaten uzun süredir tartışılan nitelik problemini bir kez daha gündeme getirecek gibi görünmektedir. İkinci oturum testleri, adayları sadece tercih etmek istedikleri program ve bölümlerin derslerine yönlendirmesi nedeniyle bir sınırlılık taşımakta hepsinden önemlisi öğrencilerin ortaöğretimde bu derslere olan motivasyon ve ilgilerinin düşmesi riskini taşımaktadır.
Eğitimci Onur Soğuk, yeni sistemde öğrencilerin öğleden önce Türkçe ve Matematikten 40'ar soru çözeceğini, temel yeterliliğin Türkçe ve Matematik olmasının olumlu olduğunu söyledi. Olumsuz tarafın ise öğleden sonra alan sınavı yapıldığını, çocukların 40 Matematik, 40 Edebiyat, 40 Sosyal Bilimler, 40 Fen Bilimler olmak üzere bir günde toplam 240 soru çözeceğini, sınav stresinin azalmayacağını hatta artacağını kaydeden Soğuk; “Yeni sistemde fizik bilgisi 13-14 soruyla sorgulanacak. Yani daha az soru olacak. Bu sorularla müfredatın tamamı kapsanamaz” dedi.
Yeni sistemde türkçe ve matematiğin daha fazla ön plana çıktığını anlatan Soğuk; “Türkçe ve matematiği iyi bilen çocuk sınavı kazanacak. Diğer derslerin katkısı azalacak. Bu da öğrenciyi sınıflandırmak açısından sağlıksız. Gelen, gideni aratır diyebiliriz. Yeni sistem öğrenci açısından olumlu değil. Ayrıca Hukuk bölümü eşit ağırlık puanıyla öğrenci alıyor. Ancak puan hesaplanırken, türkçe, matematik, edebiyat ve coğrafyanın katkısı olacak. Üniversite adayları, felsefe ya da tarih çalışmadan hukuk fakültesini kazanabilecek” diye konuştu.
Eğitim Uzmanı Burak Kılanç yeni sistemi nostaljik olarak yorumluyor. Kılanç YKS hakkında; ‘’Bu, 2006-2009 arasında uygulanan sistemin bir benzeri. 2010’da eski sistemden neden vazgeçildiğiyle ilgili tecrübe unutulmuş gibi. 200 üzerindeki TYT puanının birkaç yıl geçerli olması cesur ve olumlu bir gelişme ama eksiklikler çok fazla. Fen bilimleri geniş bir kitlenin yaşamından çıkacak. Yeni sistem gençlerin çok boyutlu yetişmelerini engelleyecek. Örneğin 10-15 yıl sonra coğrafya bilmeyen, ülkesini tanımayan birçok tıp hekimiyle karşılaşacağız.’’ dedi.
Eğitim uzmanı Celil Vardar; ‘’Puan türlerinin düşürülmesi anlaşılırlığı kolaylaştırdı. Ancak TYT’de sadece türkçe ve matematik derslerinden soru olması okulları ve eğitim sistemini olumsuz etkileyecek. Gerçi ‘’sözel ve sayısal becerilerin ölçülmesi’’ ifadesi, bu testlerin içeriğinin önceki yıllarda olduğu gibi sosyal, fen, matematik ve türkçeyle ilgili temel becerileri ölçebilecek biçimde olacağını düşündürüyor, öyleyse doğru olur. Aksi halde örneğin sayısal hedefli bir öğrenci tarih, coğrafya, felsefe ve din kültürüne ilgi göstermeyecek. Okullar yeni baştan organize olmalı.’’ dedi.
17- BAŞARIYI BELİRLEME KONUSUNDA NİTELİKSİZ BİR SİSTEM Mİ?
Rehberlik uzmanı Salim Ünsal yeni sistemi şöyle yorumluyor; ‘’Önceki sistemin daha ayrıntıyı sorgulayan ve seçici nitelikleri varken, yenisinin temel yeterliliklere dayalı olarak tasarlandığı anlaşılıyor. Öncekine oranla daha az karmaşık. Temel yeterlilikleri ayrıntılı sorgulamayacağı için çok başarılı öğrenciler açısından zayıf, başarı düzeyi orta ve orta altı adaylar için olumlu bir sistem. Boş kontenjanlar büyük ölçüde dolacak. Programların puan türleriyle öğrencilerin hangi derse çalışacaklarını belirlemesi arasında bir ilişki var. Bu nedenle acilen programların puan türleri de açıklanmalı. Uygulamayı tek güne sıkıştırmaları olumsuzluk yaratıyor. Keşke öğleden sonraki seans pazar yapılsaydı.’’
18- YENİ SİSTEMLE SINAVA GİRECEK ÖĞRENCİLER NE DİYOR?
Öğrenciler bu durumdan gayet memnun.Daha uzun süreleri olduğundan bu zaman diliminde konuları yetiştirmek onları bolca tekrar etmek kendilerini kaygı ve stresten biraz da olsa kurtarmakta.
Öğrenciler açıklamaların yeterli olduğunu düşünmemekte.Belirsizlik içinde çalışmakta zorlanmaları dahilinde motivasyonlarının düştüğünü söylemektedirler.
Konuların çok olması yahut bunlarla ilgili kesin bildiler olmayışı ve soru sayılarının geçen senelere göre az oluşu(fen:40,edb.:24,coğ.:6 gibi)öğrencilerin canını sıkmakta.Çünkü bu az sayıdaki sorularda yaptıkları her yanlış onlar için daha tehlikeli bir hal almakta
Sınavın sadece Haziran’da oluşu savunulurken bir gün içinde iki sınav olması öğrenci çoğunluğunun pek de onaylamadığı bir değişiklik.Düşüncelerine göre sınavdan çıkıp daha o stresi ve heycanı üstlerinden atamamışken ardından bir sınava daha girmeleri ayrıca ilk sınav barajını geçip geçmemelerinin bilgilendirmesi olmaması herkesin ikinci sınava da girmesi anlamlandıramadıkları şeylerden biri.
Soru tarzlarının eski yıllardaki gibi bilgi ve mantoya dayalı oluşu öğrencilerin tanıdık birine rastlamış olmaları gibi.Yalnız açık uçlu soru olup olmayacağı muamma.Bunun yanında bir başka muamma ise sınavın 9-10-11-12 yi mi kapsayacağı yoksa LYS tarzında mı olacağı.
Hayalinizdeki üniversiteyi bulalım