Berna İnci · 13 Eylül 2018
Şimdiye kadar Fi’nin anlamını hiç araştırmamış ve Fi’yi sadece dizi ve kitap ismi olarak bilen (Ki birkaç güne kadar bende öyleydim.) arkadaşlar için biraz Fi’den bahsetmek istiyorum. Çünkü anlamı atlanamayacak kadar güzel, bu yüzden bu kısmı atlayıp direkt kitap yorumu kısmına gitme sevgili okur.☺
Fi’yi aynı zamanda altın oran olarak da duyabiliriz. Birçok karışık ve sıkıcı tanımı var ama benim tanımlayışım kısaca evrenin uyumu. Bu uyumun bir de sayısal değeri var: 1,618. 1,618 sayısı doğada çok ilginç yerlerde karşımıza çıkıyor. Hemen bir örneğini vermek gerekirse bir arı kovanındaki dişi arıların sayısını erkek arıların sayısına böldüğümüzde karşımıza 1,618 çıkıyor. Ayrıca bu oranı ayçiçeği, papatya, Mona Lisa, Mısır Piramitleri ve Mimar Sinan’ın eserlerinde görmek mümkün. Sayıdan ziyade uyuma bakarsak, doğada hiçbir yaprağın diğerini tamamen örtmediğini ve böylece her yaprağın rahatça güneş ışığından faydalandığını görebiliriz. Çok uzağa gitmene gerek yok, kendine bak. Alnın biraz geniş olabilir belki ama gözlerin ve burnun ile uyum içinde. Burnun ile dudakların arasındaki mesafe mesela… Bazen beğenmeyebiliyoruz vücudumuzu ama emin ol ki sendeki Fi bir başkasında yok. Her bedenin ve ruhun kendine has bir Fi’si var.
Kitaba gelirsek, öncelikle şunu söylemeliyim ki çok cesurca yazılmış bir kitap. Hangi açıdan cesurca diyecek olursan öncelikle yazarın cesurluğu derim. Çünkü karakterlerin yükselen burçlarına kadar düşünmüş ve her şeyi o kadar yerli yerine oturtmuş ki yazarımız gerçekten helal olsun dedirtiyor. Bunun yanında çoğu kitabın aksine cinselliği de korkusuzca işlemiş. Bu konu birkaç arkadaşımı rahatsız etmişti ama bence uyumu bozmuyor. Kitapta detaylar fazla ama rahatsız etmiyor aksine detaylarla daha da güzelleşiyor. Toplamda 12 karakter üzerine dönüyor kitabımız. Sayı fazla gelebilir başta ama okudukça karakterler yerleşiyor. Ciddi anlamda yerleşiyor ama! Can Manay denildiğinde yüzünüz bir değişiyor, ister istemez direk söylenmeler başlıyor. Her karakterin bir kişilik bozukluğu var. Sevgili yazarımız Azra Kohen, İnstagram hesabında bunları anlattı, merak edenler bir göz atsın derim.
Gelelim kitabımızın felsefi tarafına. Karakterlerimizden Deniz Bey’in işi bu. O kadar anlamlı ve derin cümleler kuruyor ki bazen iki kez okumanız gerekiyor. Hemen bir Deniz cümlesi vereyim size. “Mutluluk bir illüzyondan başka bir şey değil, sadece bir an. Yaşanmış bir anı sürekli yaşama isteği… İşte asıl bu çok hastalıklı bir düşünce. Kendini iyi hissetmenin amaç olduğu bir hayat bana, parayı bulup kendini kokaine, ekstaziye adamışları hatırlattı. Onlar sürekli mutlu, tüketebildikleri sürece. Seni neyin mutlu ettiğini bulmaya çalışarak mutlu olunmuyor, tatminsiz olunuyor maalesef.” Bu kısım benim altını çizdiklerimdendi. Bu arada kitabı okurken yanında kaleminiz olsun, zira altı çizilesi pek çok cümle var.
Genel olarak toparlamak gerekirse oldukça akıcı ve sürükleyici bir kitap. Karakterlerle arkadaş oluyorsunuz resmen. Hele bir de arkadaş gurubunuzda herkes bu seriyi okumuşsa kendinizi Duru’nun dedikodusunu yaparken bulabilirsiniz.☺Son sayfaya geldiğinizde serinin ikinci kitabıolanÇi’yi okumak için can atacaksınız eminim.
O zaman Çi’de görüşmek üzere.
Sevgiyle…
Hayalinizdeki üniversiteyi bulalım