Berna İnci · 11 Aralık 2018
“ İnsanın yaşadığı müddetçe hayatındaki tek bir olaya, tek bir güne kilitlenip kalması.
Çünkü size anlatmak istediğim her şey, altmış yedi yıllık hayatımın sadece yirmi dört bir
zaman dilimini kapsıyor.”
Diyerek yirmi dört saatini anlatmaya başlar Mrs. C. Yaşı oldukça geçmiş bir kadının birden
karşısına çıkan, hiç tanımadığı bir kumarbazı hayata döndürme çabası ve bu sırada o zavallı
kumarbaza duyduğu tutku…
Bir kadının tutku için neleri göze aldığını, neler yaptığını ve sonucunda nelere maruz kaldığını
okuyacağız bu kitabımızda. Maruz kaldığı diyorum çünkü bu tutku dolu bir aşk hikayesi değil hatta aşktan bahsetmiyor bile.
Olayın başında maksimum olan heyecan ve tutku sonlarda kendini ölme isteğine bırakıyor.
Epey hızlı değişen bir duygu skalası var kahramanlarımızın.
“ Ve o kadar mücadele ve konuşmayla, tutku, öfke ve nefretle, yalvarma ve sarhoşluk
gözyaşlarıyla dolu olan o gece bana bin yıl sürmüş gibi geldi.”
Kitabımız 70 sayfa, yalın bir dille yazılmıştır. Bir kitap alayım direk okuyayım ve bitireyim
birkaç saat içinde diyorsanız bu kitap sizin için uygundur diyebilirim. Sıkıcı değil kesinlikle ilk
sayfalardan itibaren akıyor hikayemiz .
Mrs. C.’nin bu yirmi dört saatine bir bakın derim.
Hayalinizdeki üniversiteyi bulalım