Beyza Uzuntuna · 09 Şubat 2018
STANFORD COMPUTATIONAL IMAGING
Eğer şansımız yaver giderse, gelecek hepimize daha çok kendi kendini kullanan arabalar, pizza teslimi yapmak için uçan dronelar ve bir sürü kolaylıklar getirecek. Çevremizde özgürce gezinen bu robotları daha iyi hale getirmek için, onların algılarını ve gördükleri cisimleri nasıl algıladıklarını daha iyi çözmemiz gerekiyor. Kaliforniya'da çalışan mühendisler tarafından yeni geliştirilen bir kamera ise tam olarak bu amaca hizmet ediyor.
Yeni üretilen kameranın iki adet önemli özelliği var. İlki, kameranın özellikle geniş açılı resimler çekmesi. İkincisi ise, çekilen görüntünün etrafındaki bütün ışığa dair verinin toplanması. Daha sonra, yerleşik sistemdeki bir bilgisayar bu verileri hızlıca analiz edip kameranın ne gördüğünü gösteriyor. Sadece görüntü analizi değil, kamera ile gördüğü cisim arasındaki uzaklık ilişkisini de kurabiliyor veya resmini çektiği objeye zoom(yakınlaştırma) yapabiliyor. Bu tarz hesaplamalar, arabalar ve droneların çevrelerinde ne olduklarını anlamaları için oldukça önemli. Ayrıca bu tarz bir teknoloji, araçların daha hızlı karar vermesi, aynı zamanda daha az güç kullanmasına yardım edebilir.
Kendi kendini kullanan veya uçan araçlar hızlı karar vermeli diyor Stanford Üniversitesi'nde mühendislik yapan Donald Dansereau. Kendisi ayrıca makineyi yapan ve temmuz ayında görücüye çıkartan takımında üyelerinden biri.
Nasıl çalışıyor?
Diğer kameralar lens kullanıyorlar. Transparan yapıya sahip lensler, ışığı geçirme özelliğine sahipler. Ayrıca eğriler ve bu sayede gelen ışınları bükebiliyorlar. Fakat yeni yapılan kamera küre şeklinde lenslere sahip. 200,000 adet mikro lensin arkasına oturtulan camlar, yaklaşık bir vişne büyüklüğünde ve iki adet eş merkezli yapıya sahip.
Kamera aynı zamanda güçlü lenslerin yanı sıra hızlı bilgisayar programları ile çalışıyor. Bu yaklaşıma, "bilgisayarsal fotoğrafçılık" adı veriliyor. Ancak bu yaklaşımı insanlardan çok önce bulan biri var;Tabiat Ana.
Böceklerin göz yapısı aynen yeni üretilen kamera gibi çalışıyor. Örneğin arıların gözleri, 30,000 küçük altıgen elementten ışık bigileri topluyor. Her altıgen farklı bir noktadan bilgi alıyor. Yeni yapılan kameranın mikro lensleri de, bu gözlerin çalışmasını prensip ediniyor.
Takımın ürettiği prototip şu an da çalışıyor fakat büyük ve hantal durumda. Ayrıca, farklı lokasyonları görmek için dönen bir kola ihtiyacı var. Henüz bilim adamları bu problemleri çözmese bile, ileride bütün sorunların üstesinden geleceklerine inanıyorlar.
Hayalinizdeki üniversiteyi bulalım