Alper Şengür · 21 Ekim 2017
Marion Crane (Janet Leigh), Arizona'da bir emlak ofisinde çalışmaktadır. Sevgilisi Sam (John Gavin) ile evlenmek istemektedir ancak çiftin çok az parası vardır. Bir cuma günü, patronu Marion'a bankaya para yatırması için 40 bin dolar verir. Marion, bu parayla Sam'le hayal ettikleri hayatı kurabileceklerine karar verir ve parayı çalarak Sam'le buluşmaya gider. Yolda Bates Motel'de konaklamak zorunda kalır. Moteli işleten Norman Bates (Anthony Perkins), annesiyle saplantısı olan genç bir adamdır.Beraber akşam yemeği yerler ve Marion odasına çekilir ve yatmadan önce duş almaya karar verir. Sinerma tarihinde adından ünlü "duş sahnesiyle" söz ettiren, türünün en önemli örneklerinden Sapık, Alfred Hitchcock'un başyapıtlarından biri olarak kabul edilir. İMDB:8.6
Jack Torrance (Jack Nicholson) Colorado dağlarındaki Overlook Otelinde kış bakıcısı olmayı kabul eder.Otel kışın kapalı olduğundan Jack ve ailesi uzun bir süre boyunca mekanda yanlız kalacaklardır.Medyum yetenekleri olan Torrance'ların küçük oğlu Danny (Danny Lloyd), otelde bazı kötü ruhların olduğunu hissetmeye başlar.Jack, yıllar önce karısı ve iki kızını öldüren otelin eski kış bakıcısı Bay Grady Philip Stone'nin hayaletiyle tanıştığında işler iyice değişmeye başlar.Danny, babasının bu ruhlar tarafından kontrol edildiğini ve babasının giderek çıldırdığını görmektedir. İMDB: 8.4
Nostromo'dan kurtulan tek kişi olan Teğmen Ellen Ripley, yarım yüzyıllık derin uykusundan uyandırılarak dünyaya getirilir. Bu sırada yaratıkları buldukları gezegenin sonradan kolonileştirildiği ve insanların yaşadığını öğrenir. Söz konusu koloniden bir süredir haber alınamamaktadır ve Ripley, uzman bir komando ekibi ile yaratıkları yoketmeye ve sağ kalanları kurtarmaya gider.Alien konseptine yönetmen James Cameron'ın yaklaşımı ve ortaya çıkan belki de serinin en iyi filmi.1987'de 7 dalda Oscar'a aday olan film, en iyi görsel efekt ve en iyi ses efekti dallarında bu ödüle layık görülmüştü. İMDB: 8.4
Korku sinemasındaki bir çok klişeleri yaratıcı bir şekilde kullanmış şaşırtıcı bir başyapıttır orjinalidir Les Diaboliques. Alfred Hitchcock bu filmin senaryo haklarını alıp film yapma şansını 15 dakikayla bu filmin yönetmeni Henri-Georges Clouzot a kaptırmıştır. Her yönüyle sağlam bir film olmanın yanında, sinemaya getirdiği çeşitli boyutlarla da çok güzel bir filmdir. Yaratılan kasvetli havadan kamera kullanımına, şaşırtıcı senaryosundan ayrıntılara inilmesine, her oyuncunun ayrı ayrı döktürmesine kadar dört dörtlük bir film var karşımızda. İMDB: 8.2
1982 Yılının kışında bir araştırma ekibi Antartika'da 100 yıldan beri karların altında kalmış bir 'Şey' keşfederler. İMDB: 8.2
Alman sinemasının dışavurumcu akımın en önemli temsilcileri arasında yer alan yönetmen Robert Wiene tarafından 1919 yılında çekilen film, bir Alman kasabasında işlenen esrarengiz seri cinayetleri ve gelişen olayları konu alıyor. sinema sanatında "Caligarism" teriminin doğmasına neden olan kurgu ve kamera kullanımıyla büyük ses getiren film, sessiz sinema döneminin baş yapıtları arasında yer alıyor. İMDB: 8.1
14. yy'da Japonya'da Nanboku-chō döneminde Kuzey ve Güney hükümdarlıkları arasında uzun süreden beri devam eden iç savaş sırasında zorla askere alınan ama bir daha geri dönmeyen savaşçı Kichi'nin yaşlı annesi (Nobuko Otowa) ve karısı (Jitsuko Yoshimura), insan boyundaki yabani otlarla (susuki otları) kaplı bataklık bir bölgede fakirlik içinde hayatta kalmaya çalışırlar. Kichi'nin dönmesini beklerken o bölgeden gelip geçen, yolunu kaybetmiş yaralı askerleri sazlıklarda tuzağa düşürerek öldürürler, sonra da üzerlerinde ne var ne yok soyarlar, çıplak cesetlerini de bataklıktaki derin bir kuyuya atarlar. Askerlerin değerli silah ve zırhlarını da yiyecek karşılığında civardaki bir tüccara satarak geçimlerini sürdürürler. Bir gün oğluyla birlikte savaşa gitmiş olan komşularından Hachi (Kei Sato) savaştan kaçarak gelir ve yaşlı kadına oğlunun öldüğünü kendi gözleriyle gördüğünü söyler. Gelinini yanında tutan tek şeyin oğlunun bir gün çıkıp geleceği umudu olduğunu çok iyi bilen yaşlı kadın bu haberle yıkılır. Yakınlardaki kendi kulübesine yerleşen bu güvenilmez, çıkarcı asker kaçağı gelinine asılmaya başlar, gelin de ona karşı ilgisiz değildir. Her üçü birlikte askerleri öldürüp soymayı sürdürürlerken gelini ve Hachi arasında başlayan cinsel yakınlaşma yaşlı kadını kaygılandırır. Gelini kendisini terkettiği taktirde bu işi yalnız başına sürdüremeyip aç kalacağı endişesine kapılan yaşlı kadın bu birlikteliğe engel olmak için çareler aramaya başlar, hatta bu hoyrat, kaba saba adama gelini yerine kendisiyle yatmasını bile teklif eder ama ret cevabı alır. Bir sonraki aşamada ise gelinine, yaptığı zina yüzünden (Kichi'nin ölüp ölmediği bile kesin değildir) cehennemde çekeceği ızdıraplarla ilgili korkunç hurafeler anlatmaya başlar, yani onu elinde tutabilmek için dini inançlarını kullanmaya kalkar. Bu da fayda etmeyince ikilinin geceleri buluşmalarını engellemek ve gelinini adamdan uzak tutmak için son bir çözüme baş vurur: öldürdüğü Samuraylardan birinin korkutucu maskesini alarak kendi yüzüne takar. Maske sayesinde gece karanlığında şeytani bir yaratığın görünümünü kazanan yaşlı kadın, ölmüş kocasını aldattığı için cezalandırılacağı inancına kapılan gelinini korkutmayı başarır. Ama bu kez daha da garip bir şey olur ve maske kadının yüzüne yapışır kalır. İMDB: 8
Chris MacNeil , 12 yaşındaki kızı Regan ile Georgetown’daki evlerinde yaşamaktadır. Kocasından ayrılmış olan Chris , kızı Regan’ın doğumgünü için bir parti planlar. Chris , Regan’ın doğumgünü sırasında dengesiz davranışlar sergilemesi üzerine kızının bir hastalığa yakalanmış olabileceğini düşünür. Regan , bir çok doktora gösterilir ve bir çok kez tedavi edilmeye çalışılır. Ama zaten kesin bir teşhis koyamayan doktorlar Regan’ı tedavi edemezler. Bu zamanda küçük kızın şeytanca hareketleri günden güne artmaktadır. Regan’ı tedavi edemeyen doktorlar son çare olarak Chris’e şeytan çıkarma işlemini uygulayabilecek bir rahip bulmalarını tavsiye ederler. Chris , dindar olmamasına rağmen , arkadaşı Burke Dennings’in boynu kırılarak kızının odasının camından atılması üzerine korkuları artar ve peder Damien Karras’tan yardım ister. İMDB: 8
Thomas Hutter Almanya’nın Bremen’e bağlı Wisburg isimli küçük bir kasabasında karısı Ellen ile birlikte yaşamaktadır. Transilvanya’da yaşayan Kont Orlok’dan bir mektup gelir. Bazı sembollerle dolu bu mektubu Renfield isimli kişi Hutter için okur. Zengin bir kişi olan Kont Orlok ile emlak anlaşması yapmak için Hutter Transilvanya’ya gidecektir. Kont Orlok, Karpat Dağlarının eteklerinde yaşadığını ve şatosunun yerini mektupta belirtmiştir. Büyük bir heves içinde Kont Orlok ile emlak anlaşması yampak için giden Hutter karısı ile vedalaşıp hazırlanır. Almanya’dan Transilvanya’ya doğru yola çıkar. Ellen, Hutter’in Transilvanya’ya gitmek istemesini yine de pek hoş karşılamaz… Alman dışavurumcu sinemanın öncü yönetmenlerinden F.W. Murnau’nun ölümsüz eserinde, Nosferatu’yu canlandıran Max Schreck’in yorumunun büyük payı var şüphesiz. Murnau’ya göre Schreck’in doğal hali, çirkinliği Nosferatu rolü için biçilmiş kaftandı. Abartılı göz makyajı, sahte dişler ve tırnaklarla Nosferatu, kente veba hastalığını taşıyan farelere benzetilmişti… Senaryosu Bram Stoker’ın Drakula romanına dayanan filmin yapım şirketi Prana, Stoker’ın dul eşi tarafından açılan davayı kaybedince filmin kopyalarının çoğu imha edilmişti. Gün ışığının vampriler için ölümcül olduğu miti de böyle doğdu. Pek çok vampir filmine yıllarca ilham kaynağı olan film, bu alt korku türünün başlangıç noktası olarak gerçek bir klasik… İMDB: 8
Hayalinizdeki üniversiteyi bulalım