Şeyma Büyükurvay · 30 Nisan 2018
Meslek yaşantımızın ve dolayısıyla geleceğimizin büyük bölümünü üniversitede aldığımız lisans eğitimi belirler; gerçekten bu kadar önemli olduğu için ya da birazcık da olduğundan daha fazla anlam atfedildiği için… Bu başka bir konu, ama sonuç olarak “lisans eğitimi” önemsenir ve bir o kadar da yerden yere vurulur. Böyle çelişkileri barındıran lisans eğitiminin son yılında olmaksa hayli zorludur. Bu zorluk hem son sınıf öğrencisinin iç dünyasında hem de çevrededir. Ben de bir son sınıf öğrencisi olarak bunları kendimce sıraladım.
En önemlisi “bu yıl mezun olup olamamak” sorunsalıdır. Çünkü diğer yıllardan farklı olarak, bu yıl geçilemeyen bir ders yıl uzatmaya sebep olabilir.
Hazırlık ve 1. Sınıf yıllarındaki yüksek not ortalamasıyla mezun olma hayali, 3. Sınıfa geçip de önceki yıllardaki boşlamaların cezasının çekildiğini görmeyle son bulmaya yaklaşır. Durum çok vahim değilse ortalama son yıl toparlanmaya başlanır. Çünkü çoğu bölümde 3. Sınıf zor ve önceki yıllara göre daha yoğundur. Dolayısıyla ortalamayı yükseltme yükü 4. Sınıfa kalır.
“Artık okul hayatı bitsin.” İstenmektedir. Özellikle son aylar bitmek bilmez, son sınavlar ve ödevler çok ağır gelir. Okuldan, fakülteden, hocalardan, arkadaşlardan, yurt yaşantısından bıkılmıştır…
Mezun olmak hevesi sarmıştır. Mesleğe atılmak, öğrenmenin ötesinde uygulamak ve hatta öğretmek, profesyonel bir iş yapıp bunun için para kazanmak, yeni bir hayat kurmak… Özetle daha bağımsız ve üretken bir birey olmak düşüncesi heyecanlandırır.
Tüm bunlar bir an önce mezun olmayı tetikler, ancak mezun olmak “belirsizliktir” ve kaygılandırır. Bu heyecanı ve kaygıyı artıran şey de: bireysel olarak düşünülen belirsizliklerin yanı sıra “mezun olduktan sonra ne yapılacağı” konusunun en yakından uzağa, çevremizdeki herkesin merak konusu olmasıdır.
Tabii bir de hem mezun adaylarında hem de çevredeki “mezun olup da işsiz kalmaya”, “üniversite okumanın artık bir işe yaramadığına” ve “önemli olanın bir şekilde para kazanmanın yoluna bakmanın gerektiği”ne dair; bireysel eksiklikleri görme ve değiştirme sorumluluğunu almaktan kaçınan karamsar gözlemler var. Oysa sistemin değişmesi, sistemi aşan vizyonlarla mümkün değil midir?
Bunlarla birlikte öğrencilik özgürlüktür. Zamanı kendi ihtiyaç ve isteklerine göre ayarlama, ihtiyaç ve istek dengesini genellikle daha kolay kurabilme, çevredeki çok sayıda ve farklılıktaki insan zenginliği, kendini geliştirmeye dair olanakların bolluğu, kampüsün güzelliği… özgürlüğün sağlayıcılarındandır.
İşte hem mezun olmanın kaygılandıran yanı hem de öğrenciliğin güzel yanları kasıtlı olarak okulu uzatmaya yol açabilir. Çoğu öğrenci “Okulu uzatsam mı, mezun mu olsam?” çelişkisine düşer.
Hayalinizdeki üniversiteyi bulalım